Bir an düşünün. Eviniz bir süre bakımsız kalmış.
Her yer dağınık, toz, kir içerisinde, duvar köşelerinde örümcekler sarkıyor.
Peki, böyle bir durumda nereden başlarız ilk? Pencereler açılır, ev havalandırılır, perdeler sökülür, dağınıklar toplanır, fazlalıklar çıkartılır, koltuklar çekilir, halılar çırpılır, güzelce süpürülür ardından silinir.
Günün sonunda, yorgunluğa rağmen, yaşanan huzur ve dinginlik hissi paha biçilemez.
Hayatlarımız da benzer durumda aslında. Komşunun evini gidip temizlediğimiz pek görülmemişken, söz konusu hayatlarımız olduğunda tek yetişemediğimiz kendimizizdir.
Yolunda gitmediğini düşündüğümüz durumlar var ise, şöyle dip köşe girmenin vakti gelmiş olabilir. Güzelce, farkındalıklı bir gözlemle başlayabiliriz işe.
Dağınıklıklarımız nelerdir, zamanla biriktirdiğimiz, ancak artık işimize yaramayan fazlalıklarımız, bizi aşağıya çeken davranışlarımız, örümcek gibi sarkan düşünce sistemlerimiz.
Doğru bir nefesle, evimizi havalandırmaktan başlayabiliriz mesela. Nasıl ki, süpürmeden silmeye kalkışırsak çamur olacağını biliyorsak , zeminde yatan tozlarımızı temizlemeden yapılan olumlamalar da yeterince etkili olmayabilir.
Günlük temizlikle geçiştirebilir veya temizliğe üşenip olduğu haliyle de bırakabiliriz. En nihayetinde, temizliğe adım atmak için, yorulmayı da göze almak gerek…