burcusemizofficial

“Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,

Dünle beraber gitti cancağızım.

Ne kadar söz varsa düne ait,

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım !”

Mevlana Celaleddin-i Rumi

Evet, şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Kurumaya yüz tutmuş çiçeklere, çıkmaz sokakta kaybolmuşlara, bir lokma ekmeğin bedellerinin altında ezilenlere, aldığı nefes bile kendine lüks sayılanlara…

Evet her şey çok kötü! Açlık, savaş, parasızlık, işsizlik, ahlaksızlık, artan cinayetler, kumpaslar vs. Bunların hepsini hepimiz biliyoruz. Bilmekle kalmayıp gayet iliklerimize kadar hissediyoruz. Peki çözüm nedir? Ben haber izleyemez oldum. Defalarca ve defalarca tutup tutup yüzümüze vurmak mı her an her dakika? Son kalan umut damlasını da mı yok edelim? Buradan çıkış yolu hareket etmek değil midir? Buhran içerisindeki insanlarımızı, içinden çıkamayacakları bir çukurda olduklarına, ancak bir kurtarıcı gelip çıkartırsa çıkabileceklerine mi inandıralım? Evet her şey kötü. Keşke olmasaydı ama oldu.

Elbette Polyanna’cılık oynamak da değil dediğim. Görmeyelim demiyorum. Çözüm diyorum. Kabul etmek diyorum, yeniden ayağa kalmanın ilk adımı olan. Evet içerisinde bulunduğumuz şartlar bunlar. Elimizde olanlarla nereden başlayabiliriz, ne yapabiliriz? Bireysel olarak herkesin önce kendisine borcudur bu soru. Ne yapabiliriz ki, suçlamayı bırakıp, kurban postunu üzerimizden çıkartabilelim! Öncelikle kendisine inanan ve kendisinin, davranışlarının ve sonuçlarının   sorumluluğunu alan bireyler olabilelim!

Çağrım bütün yazarlara. Lütfen kalemlerimizi umuda çevirelim. Umut ve inanç insanı ayakta tutan, hayata bağlayan, dayanma gücü veren yegane unsurlardır. Bitkisel hayatta ölmeyi beklemek midir bize yakışan. Yoksa silkelenip ayağa kalkmak mıdır? Umutsuzluğa umut, karanlığa küçücük de olsa ışık olabilmek için ne tür projeler geliştirilebilir? Toplumsal bilinci yükseltmek için neler yapılabilir? Üzerine atılmış ölü toprağından nasıl çıkartabiliriz sevgiyi, şefkati, yardımlaşmayı, birliği?

Çağrım sadece yazarlara da değil aslında, çağrım bütün insanlığa !

Sadece biraz hatırlamaya ihtiyacımız var. Umudu, cesareti ve daha önce düştüğümüz yerden nasıl kalktığımızı… Gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten. Yeter ki “Bismillah” deyip oturduğumuz yerden kalkmaya yeltenelim.

Bu alanda bazı programlara denk geliyorum. Bu çok sevindirici. Benzer yayınların, gündüz kuşağında da yerini aldığı günü görürsek, bence tohumlar yeşeriyor demektir. Bilmem anlatabildim mi?

Öfkemizi değil de sevgimizi bulaştırabildiğimiz yarınlara umutla ve sağlıcakla…