Bir şehir düşünün; bir zamanlar yeşiliyle övünürdü.
Gölgesi Uludağ’dan düşerdi, ferahlığı ovadan esen rüzgârla gelirdi.
Bugün Bursa, betona boğulmuş bir metropol yorgunluğunda.
Sanayi bölgeleriyle çevrelenmiş, adım başı bir OSB’ye hapsolmuş, plansız büyümenin kurbanı olmuş bir kentten söz ediyoruz.
Ranta kurban edilen Bursa, artık nefes alamıyor. Çünkü bu şehir, artık üretimden çok tüketimin yükünü çekiyor.
2004’te yerelde iktidar olan AK Parti yönetimlerinin attığı yanlış adımlar eleştirilmeye devam ediliyor.
Dün,
Saadet Partisi Bursa İl Başkanı Hamza Gürsel, Milletvekili Mehmet Atmaca’yla birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in görevdeki 1 yılını değerlendirdiler.
Sahipsizlikten dolayı amatör kümeye düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Bursaspor’a sahip çıktığı için, Saadet Partisi İl Başkanı Bozbey’e ve Enes Çelik’e teşekkür ederek söze başladı.
Acemler- Mudanya kavşağındaki düzenlemeyle trafikte kısmı rahatlamadan dolayı da Bozbey’i alkışladı.
Sözü Kent Lokantası’na getirdi, yine teşekkür ederken, dar gelirlilerin yeterince faydalanamadığını ekledi.
Bakıldığında, memuru, amiri, üç emekli maaşı tutarında maaş alanların da, yoksullar karnını doyursun diye açılan lokantalarda öğlen yemeği yediğini görüyoruz!
Gürsel, Bozbey’e çiftçiye mazot desteğinin ne zaman başlayacağını sordu, girdi maliyetleriyle perişan edilen üreticiye yardımın gecikmemesini istedi.
Teşekkürlerine ücretsiz tuvaletleri de ekleyen SP Bursa İl Başkanı Hamza Gürsel; hem Mustafa Bozbey’e, hem de Erkan Aydın’a kent merkezindeki helaların bedava yapılması konusunda çağrıda bulundu.
SP İl Başkanı ayrıca, Bursa'daki emeklilerin büyük bir çoğunluğunun emekliye destek uygulamasından yararlanamadığını, Halk kart vaadinin ve su faturalarındaki yüzde 25 indirimin akıbetini sordu.
Raylı sistemlerin geliştirilmesinde bir yılda somut bir adım atılmadığını, metro seferlerinin sık sık aksadığını, otobüs hatlarında düzenleme eksikliğinin devam ettiğini ve toplu taşımalardaki yoğunluğa dikkat çekti.
Ve sözü, billboardlarda fotoğraflarını gördüğümüz başkanların, israf yapmamaları, eserleriyle konuşulmaları gerektiği eleştirisini hatırlattı.
***
Sorulan sorulara da cevap veren Gürsel’in ardından SP Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, betonlaştırılan şehrimizin kentsel dönüşüm sürecine değindi.
Saadet Partisi Bursa Milletvekili Atmaca, kentsel dönüşüm konusunda umutlandıklarını ancak geçen bir yıla rağmen umut verici bir adım atılmadığını dile getirerek, "Reel soruna realist bir yaklaşım olmadığı, felaketi azaltıcı hiçbir adım atılmadığını görmekteyiz" dedi.
Atmaca, deprem korkusuyla rant işlerine şahit olduklarını, depremde gerçek riskli olan yapılara hiç dokunulmadığını savundu. Riskli yapıların tespit edilip dönüştürülmesi gerekirken müteahhitlerin talep ettiği yerlerde dönüşüm yapıldığını, deprem riskli alanların kaçak yapıların yoğun ve hisseli parsel sorunlarının bulunduğu bölgeler olduğunu, bu bölgelerde rant oluşmadığı için müteahhitlerin ve vatandaşların talep etmediğini söyledi. Mustafa Bozbey'in bu sorunları çok iyi bildiğini belirten Atmaca, bu sorunların giderilmesi için kentsel dönüşüme ihtiyaç duyduğumuzu, "Biz nasıl bir Bursa istiyoruz" çalışmasının yapılması gerektiğini, altyapı ve ulaşım sorunlarının çözümünün tek yolunun kentsel dönüşüm olduğunu ifade etti. Başkan Bozbey'den ciddi adım beklediklerini ancak diğerlerinden farklı bir şey görmediklerini ekledi.
Kısacası,
1 senenin ardından Bursa’da CHP’li belediyeler, muhalefetin kantarına çıkmaya başladı.
O yüzden yapıcı ve öneri getiren böyle eleştirel bakış açıları, Bursa’mız için kazanım olduğunu düşünüyorum.
Hamza Gürsel ve Mehmet Atmaca’nın ötekileştirmeyen çıkışlarını yerel iktidar önemsemeli.
Bu arada Saadet Partisi Bursa teşkilatı, merkezi iktidarla birlikte kentimizdeki belediyelerin kendilerine çekidüzen verecek muhalefete hazırlanıyor.
Yani, Şehreküstü Meydanı’nda, il başkanlığında toplanarak basın açıklamaları kabuğunu kırıp, görsel, teatral çıkışlar yapmaya hazırlanıyorlar.
Doğru olan da bu zaten.
Saadeti bulamadığı için, bedenlerini satmak zorunda kalan, uyuşturucu kıskacında çırpınan, valilik izniyle dilencilik yaptırılan, doğdukları yerde doyamadıkları için köyünü terk edenlerin feryadını duyurmak lazım, Kazım!
Şehirler de insanlar gibidir.
Yaralanır, hırpalanır, bazen konuşamaz ama susarak anlatır.
Bursa da susuyor belki, ama sesi duyulmaya çok yakın.
Ve o sesin içinden hem Bozbey’e hem tüm yöneticilere şu çağrı yükseliyor:
“Sadece hizmet değil, vicdan da inşa edin.”