Işık Doğu’dan yükselir demişler. Öyle ya, güneş doğudan doğar, batıdan batar.

Bursa’nın hava, su ve zemin olarak en kaliteli yaşam koşullarını barındıran bölgeleri Maksem, Teleferik ve ötesiyken, tam aksi zemini sulak, suyu içilemeyen, solunan havası sanayi dumanıyla harmanlanan bölgelerin prim yapması, asıl yaşam kaynağı yerlerin ise atıllaşması çok ilginç gelmiştir hep. Hatta birkaç kat daha fazla ödeyip, daha kötü yaşam şartları satın almak…

Bir trend oluşuyor ve insanlar akın ediyor. Kim oluşturuyor bu trendleri ve biz neden sorgulamadan akın ediyoruz?

Herkesin yaptığını yapmak mı doğru kılınan yoksa sürüden ayrılanı kurtların kapma korkusu mu iyice yerleşmiş hafızalarımıza?

Doğunun verimi, tarihi, değerleri nasıl silikleşir? Öz kaynaklarımızın kıymetini bilmek, işlemek, çoğaltmak…

Medeniyet Batıya doğru gelişir ya. Hatta kaçarken bile batıya doğru kaç derler. Kaçan mı haklı, kalan mı bu durumda bilemem ama, doğuyu gözden kaybedene kadar mı kaçmamız beklenen acaba ? Batmaya koşuyor olmayalım. Peki bu sağlıklı yaşam koşullarının, öz kaynakların keyfini kimler sürsün?

Daha da ilginci bunu düşünen tek ben miyim?

Sanki olmamalıyım…