Balkan coğrafyası bizim bir parçamız, yüreğimizin yarısı.

Her alanda desteğe, sahiplenmeye ve yatırıma ihtiyacı var.

Çünkü…

Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek gibi ülkelerde, sistemli misyonerlik faaliyetleri yürütülüyor.

Hastanelerinde, pastanelerinde, postanelerinde, kafeteryalarda, çarşı- pazarlarda rahiplerle, papazlarla, rahibelerle karşılaşmak mümkün. 

Gençleri tembelleştirmek ve Avrupa’ya göç etmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar. Geriye yaşlı nüfus ve üretimin olmadığı alanlar kalıyor. 

Maalesef aldanışı, kopuşu, bananeciliği nakış gibi işliyorlar.

Savaş öncesi baskı altında üretime köle gibi destek olan Balkan halkını, soykırımın, katliamın utanmazca, ahlaksızca izlendiği savaşın ardından, uyuşturma politikalarıyla tembelleştiriyorlar!

Gerçi itiraf etmek gerekirse, Türkiye’nin doğu şehirlerindeki üretimsizlikten dolayı batı kentlerinin nasıl yaşanmaz hale getirildiğini de kahrolarak izliyoruz.

***

Geçtiğimiz hafta Balkan Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BALKANTÜRKSİAD),  Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ev sahipliğinde Balkan Ülkeleri Ekonomik İş Birliği Forumu’nun ikincisi gerçekleştirildi.

Buluşmada, Balkan ülkelerinden diplomatik misyon temsilcileri hazır bulundu;  ekonomik güç gündeme geldi.

Protokol konuşmalarında BALKANTÜRKSİAD Başkanı Fatih Şakir, BTSO Başkanı İbrahim Burkay, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Milletvekilleri Refik Özen, Hasan Öztürk, Selçuk Türkoğlu ve Vali Mahmut Demirtaş katılımcılara hitap etti.

Yaptığı konuşmada BTSO Başkanı BurkayBursa’nın 20 milyar dolarlık ihracatına dikkat çekti.  İthalatla birlikte 32 milyar dolarlık ticari hacim, 9 bine yakın ihracatçının yanı sıra 2 bine yakın uluslararası yatırımcıyı hatırlattı.

Bakıldığında Bursa ekonomisi Kosova, Bosna Hersek, Arnavutluk, Kuzey Makedonya gibi Balkan ülkelerinden daha fazla olduğu ortaya çıkıyor. Ancak, daha çok mesafe alınması gerektiğini de söylemek zorundayız.

Buluşmada, suyun ötesini yakından tanıyan Bosna Hersek Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, iktidarın Balkanlarla ilgili attığı adımları sıraladı.

Özen, çarpıcı bir şekilde Balkan ülkeleriyle gerçekleştirilen ticaret hacminin yeterli seviyede olmadığını itiraf etti.

Ekonomik birlikteliğin gerekenden az olduğuna işaret eden Refik Özen’in haklılığını inkar edemeyiz.

Avrupa’nın çullanmak için fırsat kolladığı bu topraklar, asla kendi kaderine terk edilemez.

Bunu bilen, gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidar olduğu günden bugüne kadar Balkanlarla ilgili ciddi gayret ve samimi adımlar atıyor. Bıkıp usanmadan iş insanlarını yatırım yapmaya, üretime destek olmaya davet ediyor.

Onu içindir ki, bu coğrafyada hangi şehre, köye gittiysem Erdoğan’a olan samimi muhabbeti, sevgiyi gördüm.

Dolayısıyla Türkiye Balkanlarda ekonomik alanda da aktör olması lazım. Buradan yola çıkarak Özen’in işaretini herkesin kavraması gerekiyor.

Yaşadığımız ekonomik sıkıntıları, daralmayı göz önünde bulundursak da, bu topraklarda var olma mücadelesini sürdürmek zorundayız.

Sosyal ve kültürel ziyaretle kardeşlik bağlarını güçlendirip, ekonomik alanda hakimiyet kurmalıyız.

Vatikan'ın özel ilgisinin farkına varmalıyız.