Bursa’ya ziyaret eden turist, geldiğine pişman olmak şöyle dursun, büyülenmeli. Memleketine, ülkesine döndüğünde, şehrimizin reklamını yapmalı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kente gelen yerli ve yabancı misafirlerin konaklama süresinin 2 gün bile olmadığına sürekli dikkat çekiyor.
Oysa bakıldığında dağ var, deniz var, hanlar bölgesi, Cumalıkızık var; hatta kaplıcaları bile var.
Köfte ve İskender var; her ne kadar temizlik konusunda sınıfta kalsa da Abdal Meydanı, simit ve tahinli var.
Daha sayabileceğimiz bir sürü yer, mekan ve gastronomimiz bulunuyor.
Hatta Hisar’da Bursa’nın kimliğini az da olsa yansıtan evler, daracık sokaklar var ama kaldırımları yok!
Şu bir gerçek ki, turistler bir şehre sadece doğal güzellikleri için gitmez.
Örneğin Prag’a, Prizren’e, Mostar’a, Budapeşte’ye, Üsküp’e, Cordoba’ya denizi olduğu için gelmiyor insanlar; baş döndürücü mimariyi, sokaklarını görmeye geliyorlar.
Ama biz, yerli turistin hafta sonları akın ettiği Abdal Meydanı’na vizyon katamıyoruz. Ancak Abdal Simit Fırını, eleman bulamadığını aklımıza getirmediğimiz için, niye erken kapatıyor diye eleştiri getiriyoruz!
Sizlere başka bir örnek vereyim,
Dünya ekonomisini elinde bulunduran ABD’deki California Eyaleti’nin San Francisco kentinde bulunan, Amerikalıların “kıvrımlı yol, çiçekli yol” dedikleri Lombard Caddesi, her sene yaklaşık 7 milyon turisti çekiyor. Hani şu bizim Maksem bayırı gibi bir yer. Elin gâvuru 100 sene önce düşünmüş, yapmış. Süs bitkileri, heykel çalıları ve çiçek yatakları arasında sembolik olarak ilerleyen otomobiller ve bu anları, anıları fotoğraf makinalarını deklanşörüne basarak tarihe not düşüren insanlar.
Küba’ya bakın, bu ülkenin sokaklarını, tek katlı rengârenk kiremit çatılı evlerini, Arnavut kaldırımlarını ziyarete geliyor turistler. Kısacası gelen misafirler nostaljiyi yaşıyor.
50 yıl önce, Doğanbey Toki’nin işgal ettiği alandaki bazı sokaklar da böyleydi.
Bursa’da eksik olan da tam olarak bu: Bir hikâye, bir ruh, bir atmosfer…
Koza Han, İpek Han, hala bir tarafı yıkık bırakılan Fidan Han ve pahalı çay- kahveler…
Sonra başka nereye gidecek turist?
Kapalı Çarşı’yı niye gezsinler mesela?
Yapış yapış kuyumcu işgalini mi gözlemlesinler?
Tam da, 50 seneye yakın BESOB’a başkanlık yapmış olan Arif Tak’tan kurtulduk derken, vizyonu Yavuzselim’den öteye geçmeyen Fahrettin Bilgit ve ekibi, çarşının mahzunluğu için bugüne kadar ne söylediler; yok olan ayakkabıcılar, çantacılar, manifaturacılar için niye itiraz edemediler?
Şöyle bakın,
Uludağ sadece kışın hareketli. Yazın sadece kampçılar ve günübirlik mangalcılar çıkıyor. Termal turizm desen, belli bir yaş grubuna hitap ediyor ama gençleri çeken bir ortam yok!
Tophane bayırı niye kaldırım değil mesela?
Olamaz mı, olmaz mı?
Tahtakale de aynı şekilde.
Tarihi bir alan, aksa sahibiz ama kaldırım taşı döşeli cadde ve sokaklarımız yok.
Varsa yoksa beton, asfalt.
Mustafa Dündar, Hisar’daki Oruçbey Caddesi’ne vizyon katmak için senelerce uğraştı. Evleri boyattı, asfaltı kaldırdı ama betonun üzerine parke taş döşetti!
Burada özellikle parke taşına vurgu yapmaya çalışmamın sebebi, yağan yağmur sularının yeraltı sularına karışmasını kolaylaştırdığı içindir. Malumunuz, asfalt ve beton zeminlere yağan yağmurlar, topraklarımız tarafından emilemediği için lağıma akıyor, sıkça sel ve su taşkınları ile karşılaşıyoruz.
Şimdi buradan Başkan Mustafa Bozbey’e sesleniyorum!
Sadece bizim şehrimiz, Bursa’mız için basit dokunuşlar atmanızı rica ediyorum.
Bursa’nın bazı sokakları Küba’ya benzetilmeli. Adeta film setine dönüşmeli bizim kentimiz.
Turistler geldiğinde büyülenmeli. Belçikalı, Macaristanlı, Kanadalı, Almanya’dan, Avusturya’dan, İngiltere’den gelenler, şaşkınlık geçirmeli.
Tarih turizmi sadece eski binaları göstermekle olmaz, o binalara ruh katmak gerekir. Osmanlı’nın ilk başkentinin sokaklarında, bir zamanlar yaşananları hissettirecek rehberli deneyimler sunulmalı.
Ata Bulvarı’na, Beşyol ve Yeşilova’ya zaten turist gelmez.
Yeni adımlar atılırsa, bir Lombard Caddemiz olursa, kaldırımların olduğu rengarenk evlerimiz olursa, sokaklarında Cadillac ve Chevroletler tur atarsa Bursa’nın yeniden hikayesi yazılır. Gelen turistler 2 gün değil, 4 gün bile konaklar.
Bursa’nın buna ihtiyacı var. Çünkü bu şehir, gelip geçilen bir durak değil; yaşanması gereken bir hikaye…
31 Mart’ta ezberi bozan Bozbey, Bursa’yı öğretilmiş çaresizlikten de kurtarabilir.