Geçtiğimiz Cuma günü düzenlenen İMSİAD zirvesi,
Kentsel dönüşümle ilgili önemli konuların konuşulmasından ziyade, belediye başkanlarını ikna etme toplantısına dönmüş gibiydi.
Hatta toplantı öylesine uzadı ki, Türkiye gerçeklerini bilmeyen biri gelip toplantıyı izlese, içerde 2. Dünya Savaşı bittikten sonra bina stoğunun yüzde doksan beşi ağır hasarlı olan Berlin’in tekrar inşa edileceği konuşuluyor sanırdı!
Bursa’nın ne kadarlık bir bütçeyle depreme karşı daha dayanıklı hale getirilmesinden çok, herkes kendi reklamını yapma peşindeydi.
Hazırlamış olan tanıtım filminde İMSİAD başkanı hemen hemen filmin her karesinde sahnedeydi. İnanın TRT’nin hazırladığı Atatürk belgesellerinde bile Mustafa Kemal Atatürk o kadar çok gözükmüyor!
Yanı sıra,
Bu tanıtım filmindeki afili görünüşü ile İMSİAD’ın başkanı bu sene düzenlenecek olan Best Model Of Türkiye 2025 yarışmasında derneğini temsil edecek sandım.
Bitmedi, İMSİAD’ın sonuna “siad” ekleyerek sanayiyi sahiplenmesi, kendilerini sanayici olarak lanse etmeleri de çok garip. Bunda en büyük etken bazı ekonomistlerin inşaat sektörünü bacasız fabrika olarak lanse etmeleri olsa gerek. Tabi bana da 40 gün boyunca sen Leonardo Di Caprio’dan daha yakışıklısın deseler, ben de kendimi Leonardo zannedebilirim!
Bu işler böyle, şeyh uçmaz, müritleri uçurur. Menzil’e baktığınızda görüyorsunuz 20 milyon TL’lik araçlarla uçanları, taş ve sopayla bir birine saldıran çorbacıları!
Yalnız…
Bursa’daki müteahhitlerin Nilüfer ilçesine gösterdikleri yoğun ilgi, mevzu Osmangazi ve Yıldırım olunca gitgide azalıyor. Bu da, amacın kentsel dönüşüm mü yoksa rantsal dönüşüm mü olduğuna dair kaygıları arttırıyor.
Ne demişti,
Toplantıya renk katan, bir anlamda ezber bozan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Ben de ucundan kenarında inşaatçıyım, müteahhidim. Yıllar önce vatandaşa kooperatif adı altında daire satmıştık. Burada gayrimenkulle ilgili anlatılanlarda da farklılık göremiyorum. Yapılmak istenen, daire satmaktan öteye geçmiyor.”
Daha mazbatasını almadan, Marmara Bölgesi’nin hormonlu şekilde büyütüldüğünü, Anadolu’nun ise hızla insansızlaştırıldığını anlatmaya başlayan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ise, İMSİAD’çıların gözünün içine baka baka, “Eğer tersine göç özendirilmez, Anadolu’da yaşam alanları oluşturulup, batı kentleri rahatlatılmazsa, konuşmaktan öteye geçilmez” deyiverdi.
Başınızı kaldırın ve Marmara Denizi’ne bir bakın! Etrafındaki şehirlerin atıkları yüzünden lağıma dönüştü, nefes alamaz hale getirildiğinden dolayı balık çeşitliliği azaldı!
Sonra siz kalkıyorsunuz akıllı binalar yapıp, daireleri Balat’ta 20-30 milyona pazarlıyorsunuz!
Algı öyle acayip bir şey ki, beton tabutlar, birden yaşam alanı oluveriyor.
Nasıl olsa büyülenmiş müşterileriniz var!
Sizlere,
Gelin Mardin’i, Batman’ı, Hakkari’yi, Erzincan’ı, Erzurum’u üretimle, hayvancılıkla kalkındıracak adımlar atın; Bursa’yı, İstanbul’u, Kocaeli’yi nüfus olarak küçültelim dense, öyle tahmin ediyorum ki konforunuzdan vazgeçmezsiniz.
Bitirirken,
Yüreğiniz sadece tarlaların parsellenip arsaya, sonra binalara dönüşmesiyle çarpıyor, heyecanlanıyorsa başınız kaldırıp gözleriniz tabi ki Keles, Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık’ın üretimden uzaklaşmasını, insansızlaşmasını fark etmez, edemez!
Sahi iklimin değişmesine, çevrenin kirlenmesine, bulutların bile morali bozan dikey binalar kimin icadı, Kamil?