Dünya görünmez bir bela ile karşı karşıya.
Gezegenimizin bir parçası olan Türkiye, Avrupa’nın ardından ablukada!
Gözümüzle göremediğimiz bir virüs, yaşamımızı alt üst etti.
Belki de başımıza gelen bu musibet, komşuluk, akraba ve merhamet adına ne varsa gözden geçirmemize sebep olacak.
Gelelim malum mevzuya.
Hükümet tedbirler kapsamında, 65 yaş üzeri vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirdi. Tek tük ısrar edip sokağa çıkanlar olsa da para cezası ve kamuoyu baskısı faydalı oldu.
Tabi, emekli olamadığı için çalışmak zorunda olanlar için maddi anlamda alınan bir tedbir yok!
Malumunuz halkın feryadını, duyarlı insanların tepkisine kulak tıkayan Diyanet, geçte olsa camilerde cemaatle ibadete ara verdi, hala cahillik edip cemaatle namaz kılma meraklıları ciddi anlamda sıkıntı meydana getirdiği görülünce, ibadethanelerin kapısına yarım asır sonra kilit vuruldu.
Haliyle camilerde namaz kıldırmakla görevli olan maaşlı memurlar, (imam hatip ve müezzin kayyumlar) alınan önlemlerden dolayı da boşa çıktı!
Yukarıda ismini zikrettiğimiz faniler, evlerinden dışarıya çıkmaları yasak olan 65 yaş üzeri insanlara yardım etmek için oluşturulan ekiplere dahil edilmesi gerektiği, kanamalı hastaya kan vermek kadar önemli olduğu düşüncesindeyim.
Bu sayede, yaşlı, beli bükülmüş cemaatlerini, mahalle komşularının hangi sokakta, hangi, semtte, hangi apartmanda oturduklarını öğrenmiş, kendileri ile belki de ilk defa samimi diyalog kurup, bakkaldan sipariş edilen pirinci, peyniri, fırından istenilen ekmeği kendilerine ulaştırarak, büyük bir sevap işlemiş olurlar. Aynı zamanda onlara ayet ve hadislerle telkinlerde bulunup gönüllerine su serpmiş ve bu bunalımlı dönemi daha sakin ve rahat atlatmalarına vesile olurlar.
Aklıma geliverdi birden, sayıları azda olsa, siyasetçilerle, bazı iş adamlarıyla fotoğraf çektirip algı oluşturan, şov yapan, görevli olduğu cami helasından toplanan parayla oturduğu dairenin kirasını ödettiren. Umre ziyaretinden geldikten sonra karantinaya alındıkları yurtta, kendilerine yardımcı olan polislerin yüzüne tüküren zavallılara, ahlaklı olmalarını öğretme derdinde olmayan, Diyanet’in içine çöreklenmişlerin böyle bir projenin içerisinde yer almaması gerektiğini de belirtmek istiyorum.
***
Konumuza dönecek olursak.
Çünkü bu faniler, bu iş için biçilmiş kaftan olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
Her ne kadar mahalleliyle, esnafla istisnalar hariç buluşmayı bir türlü düşünmeseler de…
Her hafta Cuma hutbesi, her gün camide beş vakit namaz için insanlarla muhatap oluyorlar.
Mesela bazı imam ve müezzinler, kendi ali menfaatlerini gözeterek, hac umre organizasyonu yapan şirketlere müşteri toplamasını nasıl ki akıl ediyorlarsa, devletimize bu zor gününde omuz vermek zorunda olduklarını bilmeliler.
Buradan yola çıkarak, devlet mekanizmasını döndüren AK Parti iktidarı, şu anda hiçbir görevi olmayan bu şahsiyetleri, 65 yaş üstü amcalarımıza, ninelerimize çarşı pazar alışverişini, daha farklı ihtiyaçları yapmaları gerektiğini ilan edebilir.
Böyle bir adım atılırsa, Diyanet’in maaşlı memurları, murakıplar, müftüler, müftü yardımcıları toplumun yarasına samimi bir şekilde merhem olur, hem de aynı zamanda da duanın en büyüğünü hak ederler.
Çünkü asil olan muhtaca el uzatmak, duanın kabul olanı mağdurun ihtiyacını gidermek, gözyaşını silmektir.
Ölü taklidi yaparak hareket etmek doğru bir davranış değildir Kamil!
Son olarak, din görevlileri yaşanan zor günlerde halkın yardımına koşmak için durumdan vazife çıkarmalılar diyor,
Kendilerine çarpıcı bir hatırlatma yapmak istiyorum, hem de Rabbimiz vasıtasıyla:
‘Şüphe yok ki Allah, adaleti, lütuf ve keremde bulunmayı ve yakınlara ihtiyaçları olan şeyleri vermeyi emreder ve çirkin olan, kötü görünen şeylerle haksızlığı nehyeder; öğüt alasınız diye de size öğüt vermededir.’
Enfal suresi 90