Sağlık ve toplum psikolojisi başta olmak üzere hayatımızın birçok alanında kriz ile karşı karşıyayız.

Zor günler geçiriyoruz.

Ekonomik ve güvenlik açısından sıkıntılar yaşadığımız bir dönemde Koranavirüs salgını münasebetiyle sosyal ve psikolojik sorunlar topyekûn bir krize dönüşmek üzere.

Elbette sakin olmalı ve kriz yönetimi çağrılarına kulak vermeliyiz.

Nedir kriz ve krizi yönetmek?

Son günlerin, ayların ve hatta yılların popüler (!) kelimesi; kriz! Ekonomik kriz, kişisel kriz, toplumsal kriz, siyasi kriz.

  1. olunca en az stres yönetimi kadar hayatımızda olan bir faktör kriz yönetimi. Kriz, bünyeye aniden sirayet edince haklı olarak birden bu durumu nasıl düzlüğe çıkaracağımizi bilemiyoruz. Aslında çoğu zaman kriz ve sorunu birbirine karıştırmamızdan kaynaklanıyor belki de bu yönetimsizlik. Kriz ve sorun birbiri ile kardeş olmalarına rağmen birbirinden bir o kadar da bağımsız. Eğer bir durum günlük hayatı, rutininizi ya da işleyişinizi aksatmıyor sadece hedef ve işleyişi etkileyen bir durum ise bu sorundur. Ancak yanlış değerlendirmeler, müdahaleler ve yönlendirmeler ile bir sorun kriz haline dönüşebilir. Önceden söylemek gerekir ki basit gibi görünen bir sorunun kriz haline dönmemesi için yapmanız gereken ilk şey koruyucu önlemler almaktır. Sonrasında ise gripken aldığımız antibiyotik gibi, kriz döneminin de tedavisi için yollar aramak lazım gelir. Kriz yönetimi stratejilerine geçmeden önce kriz nedir bir gerçek anlamda tanımlayalım.

Kriz ani ve hızlı bir şekilde meydana gelen, kişinin haberi olmayan, tahmin edilemeyen ya da tahmin edilse bile ne zaman olacağı kestirilemeyen bir durumdur. Acil karar alınmasını gerektirir ve var olan bir yapının hedef ve işleyişini doğrudan etkiler. Evet, zamanını kestirmek zordur ancak birtakım koruyucu önlemler ile mevcut durum en az zarar ile atlatılabilir. Tabii ki ancak yaşayınca kısa zamanda onarılacak bir ruh hali olmadığının da bilincindeyiz. Kriz sonucu tehlikeli olabilecek bir durum olarak tanımlanabilir. Her krizde ciddi riskler vardır.

Buradan yola çıkarak;

Ekonomi ve ticaret hayatımızın ana unsuru şirketlerde rastlanan krizin temel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz;

Şirket yapısını tehdit edici nitelikte olması.

Kuruma ait savunma mekanizmalarının yetersiz kalması.

Acil müdahale gerektirmesi ve zamanın kısıtlı olması.

Aniden ve beklenmedik bir şekilde gelmesi ya da beklense dahi ne zaman geleceğinin belli olmaması.

Korku ve paniğe neden olması ve dahası paniğin yeni hatalar doğurma ihtimalinin bulunması.

Aslında kimi zaman kriz geliyorum der ancak farkında varamayız bu uyarının. Kriz öncesi dönem önemlidir işte bu aşamada. Eğer bir başlangıç seziliyorsa önceden koruyucu önlem alarak işe başlanır. Sonrasında ise elbette krizi en az yara ile atlatmanın yolları aranır. Her krizin sonu felaket değildir; doğru hamle, doğru strateji, planlama ve mevcut savunma mekanizmasının doğru işleyişi ile kriz atlatılabilir. Belki yaralar ancak öldürmez. Peki nedir bu kriz yönetimi stratejileri.

Genel kabul görmüş fikirler ışığında ifade etmek gerekirse;

Krizi kabullenerek başlıyor aslında her şey. Önce kabul edip, sonra panik yapmadan kotarmak lazım ki bunun için de aşağıdaki etmenlerden destek almak gerekir.

Doğru ekibi oluşturmak,

Krizi kabullenmek,

Sinirleri yatıştırmak,

Çözüm odaklı olmak,

Geçmişe yönelik kontrol yapmak,

Değişikliklere hazır olmak,

Gücünüze inanmak,

Vazgeçmemek.

Ve de son olarak;

Öldürmeyen krizin güçlendirdiğini unutmamak.

Kriz ve kriz yönetimi ile gücünüze güç katabilirsiniz. Çözüm odaklı olarak, kendinize inanarak ve her şeyden önce bunun bir süreç olduğunu ve geçeceğini benimseyerek aşabilirsiniz.

Pes etmek yok.