Bir acı varsa sesini duymak.

Bu şehrin Valisi, Belediye başkanı, milletin vekalet verdiği milletvekili, gazetecisi, devletin hastanesinde, postanesinde, itfaiyesinde,  maliyesinde görev yapanların üzerine düşen kocaman bir görevdir.

Şimdi gelin sizi bir faniyle tanıştırayım.

Siz hiç ayakkabısı olduğu halde terlikle gezen, ayaklarındaki dolaşım bozukluğundan dolayı yürümekte zorluk çeken biriyle karşılaştınız mı?

Tanıştırayım sizleri, Feridun Türük, evli bir çocuk babası.

İlerleyen hastalığından ve maddi sıkıntılardan dolayı çay ocağını kapamak zorunda kalmış.

Bu kentin, yani Bursa’nın evladı.

İki ayağı, 2 yıldır, dolaşım bozukluğu nedeniyle fena şekilde şişmiş. Yürürken acı çekiyor, oturduğu yerde uyumak zorunda kalıyor, kiloları kendisini rahatsız ediyor.

Şevket Yılmaz Hastanesi’ne derdine derman olsunlar diye gittiğinde, 10 gün boyunca yatacak yer olmadığından dolayı her gün serum tedavisi için gidip gelmiş.

Neyse ki yatacak yatak bulunduktan sonra 5 gün hastanede tedavi görmüş.

Ayaklarındaki şişlik inmiş.

Doktor Bey kendisine, “bizden bu kadar, sen kalp damar cerrahisine git” demiş.

Feridun Türük, kalp damar cerrahisinde görevli doktorun yanına geldiğinde, “size bizim yapacak bir şeyimiz yok” demiş, hap verip eve göndermiş!

Yani hapı yuttun demek istemiş!

Tam 12 kez kalp damar cerrahisi servisine gitmiş, gelmiş. Sonuç sıfır, otur yerine!

Zaten böyledir, amcan, dayın yoksa yandın!

Hele garipsen, canın da yanıyorsa, ayakta durmakta zorluk çekiyorsan, acılardan acı, kahırlardan kahır seçebilirsin gülüm!

Tabi, hastanedeki doktorlar Feridun Türük’e çarenin özel hastanede olduğunu söylemeyi de ihmal etmemişler.

***

Dedik ya, acı üstüne acı!

Paran varsa yaşa, yoksa ağla!

Feridun Türük, başından geçenleri anlatırken kelimeler boğazına düğümleniyor.

Ve şunları söylüyor:

‘Hani, parası olmayanlar hastanede bakılacaktı, hani Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan televizyonlardan yöneticilere seslenirken, vatandaş hor görülmeyecek, hastane kapılarında bekletilmeyecek’ diyerek uyarılarda bulunuyordu.

Feridun Bey, tanışmasa da Bursa’nın vekili olduğunu bildiği AK Parti milletvekili Doktor Mustafa Esgin’e sitem ediyor. Esgin’in çocuklarının, akrabalarının durumu benim gibi olsa, yine hastanelerde çaresiz bırakılırlar mı?

Ve ekliyor.

‘Mustafa Esgin’in düğünlerden, teşkilat ziyaretlerinden vakit ayırıp, Bursa’nın hastanelerinde neler olup bittiğini öğrenmeye davet ediyorum’ diyor.

Ayaklarının acısı, sancısıyla arkadaş olan Türük, Vali Yakup Canbolat’ı da göreve davet ediyor, renkleri kirletenlerin, renklerini değiştirmesini istiyor.

İşte böyle, ben Feridun Türük’ün dramını dinlerken sustum, yanından ayrıldıktan sonra Ahmetpaşa mezarlığında sesi çıkmayanların yanında uzun uzun ağladım.

***

Kendisine zahmet olmazsa Mustafa Esgin Feridun Türük’ü ziyaret etsin, hekim gözüyle perişanlığa şahit olsun.

Buradan yola çıkarak.

Yenilenmek iyidir ama liyakat en iyi olandır.

Eski Türkiye manzaraları ile karşılaşınca utanç duyduğumu bir kere daha belirtmek istiyorum.

Ne derseniz deyin.

Sizlere hakikatten bahsettim, ister bakın, isterse susun.

Ama unutmayın ki susanları, acıyı duymayanları not alan bir Yaratıcı var.

Son olarak.

Kim ne derse desin, yeni olan tek şey, acıya son vermek, kahırdan ağlayanlara, sevinç gözyaşları döktürmektir.