Fiyatı yüzde 100’ün altında artan bir ürün hatırlayanınız var mı?

Zam yağmuru öyle fena, öyle üzücü ki, ayın sonunu getiremeyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Ağustos bitmek üzere, geçtiğimiz yıl kilosu 2 lira olan karpuz, 2023’ü ikinci yarısının sonlarına yaklaşırken 10- 12 TL’ye satılıyor.

Şekere her hafta zam yapılıyor.

“İşte başkan, işte meydan” deyince, beyaz peynirin kararan etiketi maalesef ak olmuyor!

Polonya’dan ithal karkas getirilmesine rağmen, kırmızı etin fiyatı da düşmüyor.

Hatırlayacaksınız, emeklilere Temmuz’da yüzde 25’lik artış büyük bir gürültüyle duyurulmuştu. Maaşlar hesaplara yatmaya başlayınca, işçi emeklileri taca çıkarıldığını anladı, hayal kırıklığına uğradı.

Sanki emekli aylıklarına başka bir hükümet artış yapmış gibi muhalefet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan’dan dönerken uçakta, havuzun içinde yüzerken nezle olmuş gazetecilerin sorusuna, "Emeklilerle ilgili Bakanlığımız çalışmalarını sürdürüyor. Memurlarımıza bu zamlar gelirken, emeklilerimize hiçbir şeyin gelmemesi olacak bir şey değil. Onları da inşallah memnun edeceğiz" deyiverdi.

Daha ne yapsın Erdoğan, ortada muhalefet olmayınca, “olacak iş değil” çıkışında bulunuyor.

CHP örgütü, teşkilatı, bilmem kaç tane seçim kaybetmiş Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu için papatya fala bakmaktan, ülkenin asıl gündemi zamlarla ilgilenmeye fırsat bulamıyor.

İYİ Parti’nin vekilleri sosyal medyada ve bazı kanallarda şakımaktan, seçimin ardından devam eden zamlarla ilgili ülkemiz insanlarını bilinçlendirmeyi düşünemiyorlar.

Yıllardır Bursa’da siyaset yapan SP’li Gökhan Gerçek’e, “şehrinin sorunlarını da gündeme getirsen iyi olmaz mı dediğimde”, “Bursa’dan sorumlu değilim” diyerek Necmettin Erbakan Hoca’nın kemiklerini sızlatıyor.

Öyle acılar, üzüntüler görüyor ve duyuyoruz ki; evine gelen torunlarına harçlık veremez hale gelen dede,  eşini telefonla arayıp “torunlar gittiyse geleyim mi?” diyecek hale geldi.

Bir anne, çocuklarını parka götürürken evlatlarıyla pazarlık yapıyor, “Dondurma istemeyeceksiniz, dönme dolaba binmeyeceksiniz.”

Emekli aylığı tükenen bir ağabey, annesinin canı tavuk eti isteyince, anacığı üzülmesin diye, beyaz eti veresiye aldığını söyledi.

15 Temmuz’dan önce, “Recep Tayyip Erdoğan ölürse, şükür namazı kıldıracağım” diyen şovmen hoca bozuntusu, bizim Bursa’mızdaki medyanın bazı muhteremleri tarafından piş pişleniyor!

Allah’ın bir kulu, her hafta akaryakıta gelen zamlara isyan edip, kontak kapatayım diyemiyor.

Bursa’da kimi siyasetçiler, iş insanları, filanca dernek yöneticileri yalakalık yapma derdinden kurtulamadıklarından, şehrin sorunlarını, vatandaşın perişanlığını köşe yazılarına taşımayanların ezberini bozmayı akıl edemiyorlar!

Konuştuğum her 10 gençten 6’sı kaçak veya yasal yollardan Türkiye’yi terk etme peşinde.

Fuhuş, sanal kumar, dolandırıcılık ve hırsızlık zirve yapmış durumda, Niyazi!

Ama olsun, bizim adamlar iktidarda, laf söyleme, eleştirme, kaşlarını çatma, yumruğunu sıkma, ne yapalım, sıkma portakal suyu iç, yat ve uyu!

Düşün, bu ülkede yaşayan emekliler, maaşlarına artış yapılınca sevinemiyor, çünkü zam sopası enselerinde bitiyor!

EYT’den emekli olanlar, bağlanan maaşla bırakın ayın sonunu, ortasını getiremedikleri gibi, işsiz kalmanın acısını çekiyorlar…

Siyasetçinin, STK yöneticisinin, Bursa’da tersine göçle ilgili ortaya irade koyduğunu bilen, gören, duyan var mı?

Her gün artarak devam eden kiracı-ev sahibi kavgalarında artık silahlar konuşuyor, yaralananlar, ölenler oluyor!

Kötülük düzeninde, düzenin adamı olup, durumu idare etmeye yeminli olanlar, kurban etlerini dondurucuda istif yapan, milyonluk araçlarını her sene değiştirip, işçisine iktidarın belirlediği asgari ücretin üzerinde maaş vermeyen yaşayan ölüler partisinin mensupları, nasılsınız iyi misiniz?

Yıldırım’da ağaçlar kesiliyor,  boş arazide kentsel dönüşüm havası atılıyor.

Çanakkale yine yanıyor. Ahırlarda kuzular, danalar kavruluyor, çiftçi girdi maliyetlerinin artmasından dolayı üretimden çekiliyor.

Gençleri tarıma, hayvancılığa özendirmeyen bir sistem hepimizi mahvediyor.

Görev yaptığı caminin kapısının önünü süpüren imam ve müezzinlerin sayısı yok denecek kadar az.

Ah Kamil, ah, dede torunlarına harçlık veremiyor, öğretilmiş çaresizlik bizlere kıyamet sahneleri yaşatıyor!