Yaşadığınız, doyduğunuz veya doğduğunuz şehir hepimizden iyilik bekliyor, “etliye, sütlüye dokunursanız, esas insan olabilirsiniz” diyor.
Yani, her gün bazı algılara kanarak, kanayarak bakmak yerine, yaratılmış olmanın gereğini yerine getirmek icap ediyor.
Örneğin Bursa’da parmakla gösterilmek için farkındalığa dikkat çekmek lazım.
Tabakhaneler Bölgesi turizme kazandırılacakken, Toki’ye servis edilmesine ne yapıyorsunuz demek gerekir.
Yunuseli Havaalanı arazisine sulanan müteahhitlerle, kapalı kapılar ardında dirsek temasında olanların uykularını kaçırmak asli görevimiz olmalı.
Gün boyu Bursa trafiğinde çile çekiliyorsa, eleştiriyle birlikte öneri de getirmeyi akıl etmeliyiz.
Turizm ve tarih kenti Bursa’nın daha az betonlaştırılması için, sokaklara, caddelere, kapınızın önüne fidan dikmeyi yurttaşlık vazifesi olduğunun bilinciyle hareket edilebilir.
Yere çöp atmamayı, toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermeyen, ölü taklidi yapan gençleri uyararak kamuoyu oluşturmayı düşünmek, slogan atmaktan, sosyal medyadan far fara yapmaktan daha ciddi bir eylem olduğunu bilmeliyiz.
Mesela, hastanelerde inleyenleri, sızlananları ve yakınlarını ziyaret etmenin fani hayattaki en başarılı hareketlerden birisi olduğunu kavramalıyız artık.
Ya da karşınıza çıkan iktidar milletvekiline, belediye başkanına şirinlik yapmak yerine demokratik tavrınızı ortaya koyarak hesap sorabilirsiniz.
***
Elbette musibeti başımızdan def etmenin farklı yolları, metotları var.
Son bir haftadır yaptıklarına şahit olduğumuz bir vatandaş, Deva Partisi Bursa İl Başkan adayı Erman Kızılyel. Arkadaşlarıyla birlikte Yıldırım İlçesi Karapınar’da bir ilkokulun sınıfını boyamış, eğitim yuvasında temizlik yapmışlar.
Sonra,
Kasım geldi çocuklar, elimizi, kolumuzu bağlayıp oturamayız demiş, kestane, çınar fidanı dikmişler.
Ve lösemi tedavisi gören çocuklara el uzatan Lösev’i ziyaret etmişler.
Erman Kızılyel böyle adımlar atarak, muhalefetin haftalık toplantıdan ibaret olmadığının mesajını veriyor.
Bence iyi yapıyor, Kızılyel.
Örnek oluyor.
Keşke 2 yıldır il başkanı olan Serkan Özgöz de, iddia edildiği üzere Osmangazi teşkilatına aynı soyadı taşıyanları delege listesine yazılmasını düşündüğü kadar, Bursa’da dikili bir ağacı olsaydı, Orhaneli’nin bir köyündeki okulu boyasaydı.
Ama olsun, duyduklarını, gördüklerini bir gün gelir tatbik eder. Nasıl olsa kıyamet kopmadı!
Kısacası,
Bursa’ya Deva olmak hakikaten çok zor değil, deneyin başarılı olacaksınız.