Kirlenme, kokuşma, çürüme, hepsi bünyeyi esir almış.

Tabi en tepeye, tepsinin üzerine, sorgulamamayı, itiraz etmemeyi koymak gerekiyor.

Bu kaçıncı oluyor bilmiyorum ama…

Bursa’nın en işlek alanlarında vatandaşı dolandıranları, hatta valilikten izin alarak sahtekarlık yapanları defalarca yazdım, ifşa ettim. Kimi zaman gözaltılar, tutuklamalar oldu ama mahallede dümen hep aynı.

Düşünsenize,

Adliyeye 500 metre uzaklıktaki Osmangazi Metro istasyonu civarında yevmiye ile çalışan, ellerinde dosyalarla halkın önüne geçip, kesip, “biz üniversite öğrencisiyiz, hasta kardeşlerimize yardım topluyoruz” diyenleri toplu taşımayı tercih eden kimi savcı ve yargıçlar görse de seslerini çıkarmıyor!

Sadece adaleti tesis edenler mi, aklınıza kim geliyorsa, burada ne oluyor diyen yok!

Böyle bir girişten sonra…

Dün akşam üzeri, yaşanan utanmazlığa isyan ederek, ayaküstü sohbet ettiğim 3 sivil polisin yaşça büyüğüne, “size kanun kimlik sorma, sorgulama yetkisi vermiş, bu sahtekarlar vatandaşa yalan söyleyerek, aldatarak; insanların da gıkını çıkarmadığını bildikleri için paralarını kibarca alıyorlar” deyince,

“Haklısınız kimlik soruyoruz GBT’sine bakıyoruz, valilikten izin aldıklarını öğrenince bırakıyoruz. Bu şahıslara, Bursa Valiliğinde birileri mührü basıp ‘para toplayabilirsiniz’ izni veriyor. Bazı duyarlı vatandaşların ihbarı üzerine gelip bakıyoruz ve yine salıveriyoruz” deyiverdi.

Nasıl bir düzene çattık, kimin eli kimin cebinde belli değil!

Şimdi sormak istiyorum; sorgulamadan, takibi yapılmadan, kim bunlar demeden, nasıl oluyor da Bursa Valiliğindeki bazı kişiler, bu dolandırıcılara para toplayabilmeleri için yetki verebiliyor?

Polis kökenli yeni Vali Erol Ayyıldız’ı bu acayipliğin dışında tutmak zorundayım. Çünkü daha göreve yeni geldi.

Bir daha hatırlatayım, ellerindeki dosyaların içinde iki sayfa olan, başlığında da “çocuğun sesi gazetesi” yazan ve göstermelik makbuzlarla, günde 4 ile 6 bin lira toplayıp, yüzde 40 pay alarak çalışıyorlar.

Bu şu demek oluyor gülüm, bir kişinin aylığı ortalama 60 bin TL’ye geliyor. Asgari ücret alan, ayın sonunu getiremediği için tefeci bankalara borçlanan babalar, anneler kahır içinde kalsın, bu çakallar kalkınsın!

Kimsenin de gıkı çıkmasın!

Yazdıklarımı canlı canlı yaşamak isteyenleri, yüreğinde zerre kadar vicdanı olanları Osmangazi Metro istasyonu civarına saat 15:00’dan sonra 10 dakika gözlem yapmaya, şahıslarla bire bir muhatap olmaya, sorgulamaya davet ediyorum.

Yanı sıra, AK Parti’nin Bursa vekillerinin de, mulafetin milletvekilerinin de bu işin üzerinde durmalarını rica ediyorum.

***

Kitabına uydurup vicdansızca bebekleri katleden, “bebek katili şebekeyi” gözünüzde bir canlandırın. Nasıl ilişkiler içine girdikleri, müezzinlik yaptı mı bilmiyorum ama  AK Parti’nin Bursa’dan vekil yaptığı, ardından da sağlık bakanı koltuğuna oturttuğu, vicdanı rahat olan Mehmet Müezzinoğlu’nun hastanesinde bile dümen çevirdiklerini ibretle izlerken, valilikte ne olup bittiğini de araştırmak gerekiyor.

Dolayısıyla, liyakatli polisleri polis olduklarına pişman etmeyen adımlar atarak, vakit kaybı, mesailerini de daha etkin, yetkin kullanmalarını sağlamak lazım.

Unutmadan bir hatırlatma daha yapayım; siz siz olun, önüne gelenle sorgulamadan fotoğraf çektirmeyin. Birileri gibi pişkin olamayacağınız için pişman olabilirsiniz. Örneğin, kız çocuğuna Kur’an öğretirken tacizde bulunan namaz kıldırma memuruyla hala yüz göz olanlar, kendinize gelin!