Malumunuz Kurban’la ilgili Allah bize kırmızıçizgiler çizmiş.
Maddi durumu iyi olmayıp, bırakın kurban almayı kırmızı eti rüyasında bile göremeyen komşu, akraba ve yakınlarımızla paylaşmamızı, sonra uzak diyarlara ulaştırmamızı emrediyor.
Vatandaş, yaklaşık 20 yıldır bireysel kesimlerde çevreye duyarlı olunmadığı için toplu kesimlere yönlendiriliyor. Haliyle vakıflar, STK’lar, dernekler, Kızılay, Diyanet, üç, dört veya beş harfli zincir marketlerde kurban satışı ve kesim organizasyonları yapıyorlar. Yanı sıra bazı et kombineleri de satış yapıyor, haliyle kesim hizmeti veriyorlar.
Burada bir parantez açalım, yaşanan hayat pahalılığından küçük ve büyükbaş satın alacaklar veya hisseye girecek olanlar ciddi şekilde etkilenecek. Örneğin, geçtiğimiz yıl 2 bin lira olan koç, koyun bu sene en düşük 3 bin 500 TL. Hisseye girecekler ise en az 4 bin lirayı gözden çıkarmaları gerekiyor.
Yüzbinlerce kişinin hayvanını görmeden, sorgulamadan hisseye girdiğini de belirtelim. Bu işin yurt dışı ayağını da ilave ettiğimizde kısacası kurban, çok büyük ve iştah açıcı bir pasta olarak karşımıza çıkıyor.
Ve…
Kurban ibadetiyle ilgili otoritenin Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu da hatırlatalım.
Şimdi gelelim asıl mevzuya,
Vatandaş hisseye girdiği kurbanın parasını veriyor veya banka hesabına yatırıyor. Bu işin İslam’ın emirlerine göre yapılıp yapılmadığını denetleyen var mı?
Maalesef yok.
Aldığınız otomobili ekspertize götürüp baştan aşağı kontrol ettiriyorsunuz, her yıl muayenesinin yapılması mecburi tutan devlet, kurban satışı, kesimi yapanları kurumları aracılığı ile denetlemesi gerekmiyor mu?
“Kurban hizmeti yeterlilik belgesi” bu organizasyonları yapanlardan istenmesi gerekmez mi?
***
Sıkı durun, iddialar vahim, bir o kadar da üzücü.
Vatandaş, hisseye girdiği büyükbaş hayvanı kesilirken ya görüyor veya kesim alanında bekliyor. Kurbanın yaşını bilmiyor ki, büyük baş hayvanlar iki yaşını aşmış olması gerekiyor ama Bursa’da bazıları yaşını bile doldurmamış danaları, nasıl olsa sahipleri anlamıyor diye kesiyor, kestiriyor!
Yetmedi, büyükbaşta hisse en fazla 7 olması gerekirken, bu utanmaz, gözleri paradan başka bir şeyi görmeyen arlanmaz, arsızlar, 10-14 hisseye bölerek, sahiplerine teslim ediyorlarmış!
Nerede kaldı gıda denetimi, dini hassasiyet?
Nasıl olsa bilmeyen, öğrenmeyen, sorgulamayan, üç kuruş düşük fiyata verilince kar yaptığını sanan vatandaşın ibadeti güme gidiyor. Sadece karkas et satın almış olmakla birlikte, denetimsizliğin, sahipsizliğin de kurbanı oluyorlar!
Bursa’mızda bu işi liyakatli şekilde yapan bir yurttaş, yerli ırkların 500 kilonun altında olması durumunda hayvanın 2 yaşını doldurmayacağını yani “kapak” açmamış olabileceği uyarısında bulunurken, yerli olmayan ırkların daha iri hatta 1 tonluk tosunların bile 1 yaşında olduğuna dikkat çekiyor. Yani kilo başka, yaş başka.
Bir başka olay ise, büyükbaş vekaleti verenlere, kendi kurbanlarının eti yerine başka bir hayvanın payı veriliyormuş ki, bu daha da utanç verici!
***
Bu işi yapanlar acilen denetlenmesi gerekiyor. Hayvanın yaşını, durumun bilenler, Diyanet’in belirlediği kişilerle vatandaşın hakkını arayıp, adil hisse paylaşımını gözetmek, korumak zorundalar.
Konuyla ilgili Bursa Valiliğine şikayet dilekçeleri verildiği, hatta savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu söyleniyor, çünkü iş ciddi.
Geçen sene bu skandalla ilgili emekli olan Bursa Müftüsü İzani Turan’a durumu izah etmek için randevu isteyen duyarlı bir vatandaş, müftü beyin meşguliyeti öne sürülerek, yardımcısına yönlendirilmiş.
Kurban satışlarında, hisse dağılımında ve hayvanın yaşıyla ilgi gördüğü sıkıntıları müftü yardımcısına anlatan etliye, sütlüye dokunan, feryat eden arkadaşın Bursa Müftülüğünden aldığı cevap şu oluyor:
“Biz karışamayız.”
Siz neye karışırsınız bayım, kurban ibadet değil mi, kurban kesimi ciddi bir mesele değil mi?
Aynı zamanda hayvanın yaşını, hasta olup olmadığını kontrol edin diyen Siirt Kaymakamı değil, Allah… Bu işin takipçisi, insanları bilinçlendirmesi gereken kurumun Diyanet olduğunu biliyoruz?
Daha geçen hafta çevre temizliğine, doğaya karşı duyarlı olmamız gerektiğini hutbede maaşlı memurlarınıza söyleten Diyanet değil mi?
Bursa Valisi Yakup Canbolat, bu iddialarla ilgili yeni Müftümüz Yavuz Selim Karabayır’ı uyararak çalışma başlatmalı. Nerede toplu kesim yapılıyorsa acilen denetim yapılmalı, hayvanların yaşı tespit edilmeli, hisse dağılımı, diğer dini hassasiyetler sorgulanmalı.
Karabayır Hoca, kurban satışı ve kesim yapılan tesislerdeki hayvanların yaşının tespiti için ziyaretler gerçekleştirmeli.
Kurban kesmek, yani hisseye girmek isteyenler bu saatten sonra vebal altında oldukları bilinciyle hareket edip, nasıl ki otomobil, ev, daire satın alırken gösterdikleri titizliği, satın aldıkları hayvanın yaşına ve diğer dini vecibelere de göstermek zorundalar.
Şu hususa da dikkat çekmek istiyorum, Diyanet bu yıl vekalet yoluyla kurban kesim bedellerini yurt içinde 2 bin 250 lira olarak belirledi. Şimdi sormak istiyoruz efendim, geçtiğimiz yıl bin 750, 2 bin lira arasında olan küçükbaş kurbanlıklar, yeme, kırmızı ete gelen yüzde 100’ün üzerindeki zamları, canlı ithalatının da olmamasını göz önünde bulundurursak Diyanet, 2022 için belirlediği 2 bin 250 liralık kurbanlıkları nereden buldu?
Bu soru diğer vakıf, dernek zincir marketler vs. için de geçerli.
Bul siyahi bir çocuk, çek fotoğrafını, yaz altına ibanı, hayra davet diye bastır afişleri, sonra yap algıyı, vakıf ol, dernek ol, STK ol, ne güzel dimi!
Ne diyor Yaratıcımız, “ibadetlerinizi dosdoğru yapın!”