Her şeyi hesap ettiğini sanır, hatta edebilirsin de,

Ama ezberleri bozan Allah’ın hesabının üzerine oyun kuramazsın.

Çekirge, yaklaşık 7 yıldır hopluyor, zıplıyordu.

Kastamonu’da sıradan bir ailenin çocuğu; ne 94 ruhundan, ne Sultan Fatih’ten ne de insani değerlerden, hiçbir şeyden haberi yok!

Ama çok cingöz, aynı zamanda nasıl algı yapılacağını iyi bilen biri.

Kürşat Ayvatoğlu, şimdi pekmeze düştü!

Sosyal medyada dolaşıma sokulan görüntülerinin ardından önce AK Parti Genel Merkezi’ndeki büro görevine son verildi.

Tartışmalar, tepkiler ortalığı toz duman ederken, Ayvatoğlu’nu yanından ayırmayan, telefonunu taşıtan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, apar topar açıklama yaptı, ‘bu adam benim özel kalem müdürüm değil’ diyerek tereyağı gibi suyun üzerine çıktı.

Oysa böyle bir skandal ortaya çıkınca, istifayı düşünmesi gerekiyordu ama ne gerek var!

Neyse bu Kürşat Ayvatoğlu, algının nasıl yönetileceğini, kimlerle fotoğraf çektirirse muteber biri olacağını ezberlemiş. Onun için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la olan fotoğraflarını sık sık öne çıkarmış. Böyle kaymak bir yeri bulunca bakanları, vekilleri de boş geçmemiş.

Sonra…

Tüyü bitmemiş yetimin hakkı nasıl alabora edilir, lüks ve şımarık yaşantıya nasıl ulaşılır; hepsi güneş gibi ortaya fışkırdı!

Şimdi dikkatinizi çekmek istediğim bir husus da…

Kürşat gözaltına alındıktan sonra savcıya, ardından da yargıca, burnuna çektiği şeyin pudra şekeri olduğu yalanını söylemesi ve serbest bırakılması.

Ne kadar ilginç değil mi?

Savcının işi şüphelenmektir. Hele böyle bir mevzuda daha da dikkatli olması gerekirken, ‘burnuma pudra şekeri enjekte ettim’ diyen profesyonel algıcıyı serbest bıraktılar. Ama 10 saat sonra arkadaşlarının itirafıyla tekrar gözaltı yapıldı.

Evet, Kürşat Ayvatoğlu’nun farklı versiyonlarından bu ülkenin birçok ilinde mevcut.

***

Üzülerek belirtmeliyim ki,

AK Parti acayip şekilde savruluyor!

Erdoğan’la, bakanlarla, Reis’e yakın kişilerle fotoğraf çektirmek için didinen liyakatsizler, hiçbir özelliği olmayan kişiler, belediyeler başta olmak üzere, devletin ve özel kurumların köşe başlarını tutmuş durumdalar.

Bu arada çürüme sadece Ak Partide yok, CHP ve diğer muhalefet partilerinde de aynısı geçerli.

Bizim Bursa’mızda da vekille, bakanla fotoğraf çektiren, dernek, STK kurarak işlerini yürütenlerin sayısı da bir hayli fazla!

***

Gelin şimdi şu sağlığın ‘S’sinden anlamayan, bundan 5 yıl önce kendisini sokakta görse tanımayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın, Hakan Çavuşoğlu’nun üfürmesiyle Sağlık İşleri Daire Başkanı yaptığı Mehmet Fidan’a.

Bu şahıs Şevket Yılmaz Hastanesi’nde sıradan biriyken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Erdek’te ikamet eden eniştesi Ziya İlgen’in annesi rahatsızlanınca, görev yaptığı hastanede tedavi görmüş.

Mehmet Fidan da durumdan vazife çıkarıp, merhum teyzeyle yakından ilgilenmiş.

Sonra Zümriye Hanım vefat edince, Erdek’teki cenaze merasimine katılmış.

Erdoğan’la belki 10 saniyelik bir anısı olmuş; merhumenin Şevket Yılmaz’da tedavi gördüğünü ve kendisinin de bu hastanenin personeliyken, Zümriye teyzenin halini hatırını sorduğunu belirtmiş, selfi çekmeyi de ihmal etmemiş!

Bizim medeniyetimizde yolda kalmışa, hastaya, fakir fukaraya el uzatmak insani bir adımdır.

Doğal olarak Fidan da bunu yapmış.

Buraya kadar anlaşılmayan bir şey yok sanırım.

Aradan 2 yıl geçtikten sonra 2018 yılında yapılan genel seçim öncesi Şevket Yılmaz Hastanesi’nde müdür bile olan Mehmet Fidan, AK Parti’den milletvekili aday adayı olmak için istifa ederek kolları sıvadığını bilenler biliyor.

Zaten amaç vekil olmak değil, ha, olursa da yan cebime. Recep Tayyip Erdoğan ile selfili fotoğrafı da var nasıl olsa.

Asıl önemli olan algı gülüm, algı. AK Parti’den vekil adayı densin yeter, gerisi kağıt helva.

Hele Hakan Çavuşoğlu’nun o dönemde yanında geziyorsan; teyemmüm taşı projesinin mucidi Ali Molla Salih’le de aynı seçim minibüsündeysen algının kralını yaparsın.

Ne kadar acı değil mi, Çavuşoğlu’nun yanında gez. Makam sahibi ol, liyakatin olmasa da olur! Merak ediyorum, Hakan Çavuşoğlu’nun vicdanı sızlıyor mu?

Ben nasıl böyle bir hata yaptım diyor mu?

***

Şimdi buradan Alinur Aktaş’a sesleniyorum, gel bu hatadan dön. Bursa’da onlarca liyakatli hekim var, Sağlık Daire Başkanlığı koltuğunu aslan gibi temsil edecek.

Sağlıktan anlamayan Mehmet Fidan, o koltuğu asla ve asla hak etmiyor. Birilerinin ricasıyla, Bursa gibi bir şehrin en önemli makamı, hekim olmayan birine emanet edilemez.

Mehmet Fidan, Hakan Çavuşoğlu ve Ali Molla Salih

AK Parti Bursa’nın ağzından çıkanı kulağı duyan vekili Efkan Ala’nın da bu liyakatsizliğe dur demesi gerekiyor.

İl Başkanı koltuğuna oturtulan, kurduğu gönül köprüleri ile teşkilatı toparlamaya çalışan Davut Gürkan,  sessiz kalmamalı, masaya yumruğunu vurmalı. Oda olmuyorsa, Beştepe’ye yaşananları aktarmalı.

Artık…

Erdoğan’la, bakanlarla, vekillerle fotoğraf çektiren, zerre kadar önemi, değeri olmayanlar, Bursa’da amir, müdür olamasın.

Vakit çok geç değil,

Bursa’da da pudra şekeri utanmazlıkları ortaya saçılmadan, 94 ruhu sloganları tazeliğini korurken, gereğini yapın.

***

Sahi bu arada, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı her defasında eleştirmek için fırsat kollayanlar, ne hikmetse, Yıldırım Belediyesi’nde 3 başkan yardımcısının görevden alınmasının üzerine gitmediler.

İYİ Parti Yıldırım ilçe teşkilatı bile Oktay Yılmaz’ın görevden aldığı yardımcılarının ismini zikretmeden basın açıklaması yaptı.

Hele teyemmüm taşıyla kerameti arşa yükselen A. M. Salih’i hiç görmediler.

Yunuseli Havaalanı arazisinin betonlaştırılmasıyla ilgili topa girenler, Yıldırım’da yaşananlara karşı üç maymunu oynamayı tercih ediyorlar!

Köşelerine bu mevzuları taşımıyorlar!

Kısacası Bursa'mız da acayip ilişkiler söz konusu!

Sebebi ne acaba?