Bursa’nın suyu da, havası da, toprağı da kirletildi.
Talana imza atanlar, göz yumanlar belli!
Çok iyi hatırlıyorum,
Abim, Nilüfer Çayı’na 40 yıl önce balık tutmaya giderdi. Ertuğrul ve Özlüce meralarında danalar, koyunlar yayılır; çayırlık bol olduğu için de manda sayısı Yenişehirlileri kıskandırırdı.
Kayapa, Misi, Çalı, Alaaddinbey’deki her evde küçükbaş hayvan bakılır, bunun adana da “butik hayvancılık” denirdi.
Gemlik Körfezi’yle buluşan derelere fabrika atıkları enjekte edilmediği yıllarda, sularında balıklar yüzerdi.
Böyle bir girişin ardından,
Başkan Bozbey, geçtiğimiz gün Merinos’ta 2025 yılının ilk değerlendirmesini yaptı. Toplantıda, mesaisinin çoğunu Bursa’ya harcamasını beklediğimiz, böylelikle kendi partisinin belediyelerine pratikte yardımcı olacağını düşündüğüm CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’da yer aldı. İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Genel Sekreter Doç. Dr. Ergül Halisçelik ve belediye bürokratları da başkanı yalnız bırakmadılar.
Şehrin kimyasını bozanları ifşa edeceğini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, basınla bir araya geldiği değerlendirme toplantısında işe, İnegöl’ün havasını kirleterek anasını ağlatan Starwood firmasıyla başladı. Yıllarca İnegöl’de belediye başkanlığı yapan Alinur Aktaş’ın da kulaklarını çınlattı.
Yıllardır yapılmayanlara imza atmak istediklerini dile getiren Bozbey, siyasi partilerle, STK’larla, sendikalar, iş insanları, basın ve milletvekilleriyle güç birliği oluşturup Bursa’ya ortak akılla hizmet etmek istediklerini söyledi.
Her ne kadar dikey mimariyle imtihanımız sürse de, şehirde siyasi atmosferi yatay hale getirip, hizmete öncelik vermek istediğini; farklı düşünsek de aynı kentte yaşadığımız bilinciyle hareket edilmesi gerektiğine değinen Bozbey, “Bursa’da yeni bir yönetim modeli ortaya çıkmıştır. Bu yeni model, katılımcı, hiç kimseyi ötekileştirmeyen ve farklı dünya görüşündeki insanların bir araya gelip fikrini ortaya koyduğu bir sistemdir. Bursa bizimdir. Bursa hepimizindir” dedi.
Bu hususta belediye meclis üyelerinin üzerinde büyük sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Şehrimizin sokaklarını, caddelerini sorumluluk bilinciyle arşınladıklarında, toplu taşımaları kullandıklarında acayipliklere rastlayacaklarını garanti ediyorum.
Bozbey, Bolu’daki otel yangını ve Nilüfer merkezli depreme dikkat çektiği konuşmasında, suçlu aramak yerine sorunları çözecek adımlardan söz etti.
Mevzuyu Uludağ’a getirerek, zirvenin Alan Başkanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu hatırlatırken, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ise başkanlığın danışma kuruluna alınmadığını belirtti.
Elektrik tesisatlarıyla ilgili ucuz ve kalitesiz ürüne rağbet edilmemesi gerektiğini ifade eden Bozbey, bundan sonra inşaatlarla ilgili olarak belediye meclisine bir öneri getireceklerini ve elektrik teknisyenlerine de sorumluluk yükleneceğini söyledi.
Hava kirliliğinde liderliği elinde bulunduran İnegöl’den sonra Kestel ve Gürsu’daki zehirliliği anımsatırken, vatandaşlara maske takmaları konusunda çağrı yaptı.
***
İşte böyle,
Daha çok para kazanma hırsı, daha çok toprağın sanayi bölgeleriyle, betonla buluşmasının faturası çok ağır oluyor. Üst solunum yolu hastalıkları, biraz aşağıda ciğerlere bulaşan kirlilik ve kanser. Sonrası malum, “beni kim yıkayacak!”
İfşa kurdelesini kesen Bozbey, Kestel’deki kirliliğin de zaman zaman tehlike sınırlarına ulaştığını hatırlatarak, Bursa Çimento’ya “hareketlerine dikkat et, gözümüz üzerinde” çağrısında bulundu.
Nilüfer Çayı’nın sularıyla tarlaların sulandığını, elde edilen ürünlerin ise asla yenmemesi gerektiğini vurgularken, çok ciddi sağlık problemleriyle karşılaşılacağının da altını çizdi.
Büyükşehir’de ciddi tasarruf politikaları uygulandığını söyleyen Bozbey, belediyenin borcunun yüzde 9 düştüğünü ama Alinur Aktaş ve ekibinin yanlış politikalarından dolayı BUSKİ’nin borcu yüzde 36 yükseldiğini kaydederek, “BUSKİ’nin borcunda 5 milyar TL civarında artış var. Tahminimize göre bu yılın sonuna kadar BUSKİ’nin borcu 25 milyar TL’ye çıkar. Çünkü projelerin hepsi dövizle yürütülüyor. BUSKİ’nin durumu vahim. 986 milyon dolar borçla teslim aldık. Şu anda toplamda borcu dolar bazında da aşağı çektik. Bursalılar merak etmesin. Biz bunu başaracağız” diye konuştu.
Şehrimizin yaşadığı zorluklara acayip bir örnekleme yapan Bozbey, Bursa’da 36 tane belediye bulunduğunu ifade ederken, “17 ilçe ve Büyükşehir Belediyesi var. 36 belediye nereden çıktı diyebilirsiniz. Her OSB aslında bir belediyedir. Uludağ Alan Yönetimi, bir belediyedir. Bunların mali güçleri var. Ruhsat veriyorlar. Teknik ekipleri var. Bakıldığında Bursa’da Büyükşehir ile birlikte 18 belediye yok. Büyükşehir ile birlikte 36 tane belediye var. Bunların koordinasyonu çok önemli. Bu yapıların oluşmasıyla herkes kendi bölgesinden sorumlu. Herkes kendi kararlarını veriyor. Uludağ ve OSB’ler de aynı şekilde. Bütünlüğün nasıl oluşturulacağı ve müdahalenin nasıl yapılacağı tartışılmalıdır” dedi.
Doğrusu…
Sanayi ve dikey mimarinin köpürtülmeye devam ettiği Bursa’mızda, yukarıda işaret edilen sorunların tersine göçü özendirmeden, Anadolu’nun yeniden insanla buluşması sağlanmadan nasıl ortadan kaldırılacağını merak ediyorum!
Bu arada, Bozbey’le yaptığı kısa görüşmede yöresel gıda rezaletini kendisine sordum, nasip olursa Başkan Bozbey’in bana verdiği cevabı bu sütunlarda sizlere aktaracağım.