Bizim memlekette emekliler ayın sonunu getiremiyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tabiriyle ‘çift dikiş’ yapıp, yani çalışarak kahırdan kurtulmak için didiniyorlar.

Milyonlarca küçük esnafın Bağ-Kur, SSK prim borcu var; ödeyemiyorlar.

Asgari ücretlinin de durumu iç açıcı değil.

Çiftçiler, hayvancılık yapanlar girdi maliyetlerinden dert yanıyor. Kırmızı etin fiyatı bir türlü düşürülemiyor. 12 senede 5 tane tarım bakanı değiştiği bir ülkede, tabi ki küme düşen üretici ve vatandaş oluyor.

Mahalle kasabında 100 TL pahalı olduğu için et markete ucuz et kuyruğuna girenleri inkar mı edelim?

***

Ama olsun,

Kibir bataklığındasınız, yaşanan sıkıntıları görmüyor, halkın içinde değilsiniz uyarısında bulunduğumuz iktidarın vekilleri, belediye başkanları, bürokratları, il ve ilçe başkanları, kendi dünyalarında gezip durdular!

Tarihe karışan Mustafa Dündar, belediyenin önüne milyonları gömerek yaptığı sözde beton meydanı, Bursa’nın güzide medyasına gezdirip, tespih tanesi gibi yanına dizerken, kimsenin gıkı çıkmadı, tüyü bitmemiş yetimin parasını buraya gömdün diyemedi.

Bursa’yla ilgili kaygısı olmayan, Hamzabey’e gelse Muradiye’yi bulmakta zorlanacak olan, Muş derneklerinde çay muhabbeti yapan Muhammet Müfit Aydın’a, huzurum bozulmasın kaygısıyla kimse itiraz etmedi, edemedi.

Mesela,

Yüreğinde samimiyet olmayanın elbisesi, üzerinde solarmış.

Soluyor işte, münafıklık da bir yere kadar!

Gazze paylaşımları yaparken zerre kadar samimiyeti olmayan, Sabah’ın yüksek maaşlı köşe yazarı, şimdinin AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, Fransa’ya bayram tatili için gidiyor, Monaco’da bir restoranda ıstakoz lüpletiyor, yediklerini de utanmadan paylaşıyor!

Sorumluluğunun bilinciyle hareket ediyor Şebnem vekil!

Millet geçim sıkıntısı çekerken, denizden çekilenleri münafık sofralarda tüketirken, tükendiğinin, partisini tükettiğinin farkına varamıyor.

Ye,

Ne istiyorsan ye-iç ama bunu niye paylaşıyorsun. Özel hayatını niye deşifre ediyorsun!

Bunların bünyelerine görgüsüzlük karargah kurmuş!

Nasıl olsa ayna tutan yok, önüne çıkıp kaşlarını çatan da.

Herkes el pençe. Yurtta sus, cihanda sus!

Güç zehirlenmesi kanser mikrobundan beter; söz, itiraz işlemiyor.

Kıymet verdiğim bir fani şöyle demişti: “Yoksullarla sofrası bir olmayan, münafık ve riyakardır.”

Acayip bir çürüme içindeyiz, neyi tutarsak elimizde kalıyor.

Aklıma geldi yine,

Şımarınca başka düşmana gerek yok, Kamil.