Ülkemizin güneyi felaketi yaşarken, annemiz, babamız kadar değerli insanlarımız, ormanlarımız ve hayvanlar can verirken, restoran açılışına giden AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ve yanındakiler gibi etrafa gülücükler dağıtıp selfie çekecek kadar şuurumu kaybetmedim.

Evet, hayat devam ediyor.

Tabi ki bizler buralarda yiyor, içiyor ve güldüğümüz de oluyor ama belli bir makamdaysak, yaptıklarımıza, yapacaklarımıza daha da dikkat etmemiz gerekmiyor mu? Hele ergenler gibi gülümsemelerimizi, kahkahalarımızı selfiyle buluşturmak, can, mal, hayat memat derdine düşmüşlere “ne halin varsa gör” demek değil de nedir?

Keşke yazıya böyle benzetme yapmadan girseydin diyenlere de, hesap, yani mahşer gününü hatırlatmak isterim.

Bugün yangınların başlamasının üzerinden tam 8 gün geçti.

Dün İYİ Parti Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, kahredici orman yangınlarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi.

TBMM Başkanı olmasına rağmen Tekirdağ’da seçim çalışmalarına devam eden Mustafa Şentop’u, milletin meclisini acilen açıp, vekilleri toplantıya çağırmaya davet etti.

‘Ülke yanarken, meclis şimdi toplanmayacaksa ne zaman toplanacak’ dedi.

İçinde bulunduğumuz durumun milli bir felaket olduğunu, şu ana kadar yüz bin hektar ormanın kül olduğunu, yüzlerce vatandaşın evsiz kaldığını, binlerce hayvanın ise can verdiğini hatırlattı.

TBMM’de ortak komisyon kurulması gerektiğine dikkat çekti.

İki sene önce İzmir’de yaşanan yangınlar nedeniyle yangın söndürme uçaklarıyla ilgili ciddi tartışmalar yaşandığını hatırlatan Tatlıoğlu Hoca, “ Yangın söndürme uçakları, iki sene önce tartışılmasına rağmen iki sene sonra gördük ki Türkiye sıfır uçakla yangın söndürme mücadelesindedir. Halbuki günümüzde orman yangınlarında uçak yok demek, savaşa barutsuz girmek gibidir ve bu büyük bir eksikliktir.”

Uzaya gitme çabası içinde olan, devlet mekanizmasını döndüren iktidar, yangın söndürmek için yeteri kadar uçak almaması, hakikaten şaşkınlık verici.

Gerçi, bir tarafta THK’nın hangarlarındaki uçakların arızalı olduğunu söyleyen Orman ve Tarım Bakanı Pakdemirli, diğer tarafta ise uçak olmadığını belirten Cumhurbaşkanı.

İsmail Tatlıoğlu’nun dikkat çektiği diğer bir hususa dönecek olursak, “Sarayın emrine amade sayıları on üçü geçtiği söylenen uçakların bir tanesi, ortalama fiyatla kırk tane yangın söndürme uçağı ediyor. En pahalısında, günün en yüksek teknolojisinden olsa, on beş tane yangın söndürme uçağı ediyor. Bugün Türkiye’ye Avrupa’dan; 1 Hırvatistan’dan, 2 tane de İspanya’dan yangın söndürme uçağı inmiş ve İspanya’dan inenlerin benzerleri Türk Hava Kurumu’nun ve Türkiye’nin hangarlarında yatmakta. Bu nedenle milletimiz hem malını kaybediyor hem de canını kaybediyor. Diğer taraftan da yangın söndürmeye uğraşıyor.”

***

Maalesef, ülkemizin güney ormanları yanıyor, insanlar çaresiz, hayvanlar nereye kaçsalar kavruluyor!

Korkunç manzaraya kayıtsız kalmayan bu ülkenin çocukları, Manavgat’a, Marmaris’e, Bodrum’a yardıma koşuyor. ‘Ellerimizle mi yangını söndüreceğiz’ diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya inat, elleriyle yanan ağaçlara, su olmadığı, uçak gelmediği için çalılara toprak atarak söndürmeye çalışanlara şahit oluyoruz.

Şimdi sormak istiyorum, yangında evini, hayvanını kaybedip perişan olanlara, merhametin varsa, insanlıktan nasibini almışsan üzülmez misin?

Pet şişeyle ağaca su atıyor insanlar, ne yapsınlar yok başka bir şeyleri?

Yurdun farklı şehirlerinden gelen ve görevi yangın söndürmek olanlar ise canla başla mücadele ediyor.

Ama gelin görün ki, bazı ahmaklar, ‘yanıyoruz, uçaklarımız yetersiz’ diyerek feryat edenleri, siz ülkeyi ‘işgal’ ettirmek istiyorsunuz diyerek, hakaret edebiliyorlar.

Bazen, bazılarına söz söylemek, örnek göstermek para etmiyor. Tıpkı Hz Peygamber’in Ebu Cehil’e sayısız mucize gösterdiği halde, büyücülükle suçlandığı gibi.

Görünen o ki, güç zehirlenmesine uğrayanlar, ellerindeki her şeyi kaybetmeden çukura düştüklerini fark edemeyecekler.

Baksanıza,

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 8 gündür süren orman yangınlarıyla ilgili haberlerde söndürülen yerlerden bahsedilmesini istemiş ve yanan yerlerin ekrana taşınması nedeniyle ceza uygulayacağını duyurmuş.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in bu çıkışına şapka çıkarmak lazım!

Ancak şu tarihi gerçeği de unutmamak gerekiyor,

Sovyet tankları Berlin’e girene kadar Almanlar Rusya’yı işgal ettiklerini sanıyordu. Çünkü Alman gazeteleri öyle yazıyordu.

Aman ne olur, siz siz olun, havuzun algılarına kanmayın…