Yaptığı simit çay açıklamasının ardından işçiden, emekliden, pazarlarda sebze, meyve atıklarını toplayanların büyük tepkisiyle karşılaşmıştı,

TBMM’de avazı çıktığı kadar bağırarak “Beştepe beni görsün” derdindeki AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu.

Haydi, müjdeler olsun…

Her hafta un fiyatlarındaki artış ve diğer girdi maliyetlerinden dolayı artık simit 3 lira oldu. Yani çayla birlikte 5 lira.

Bu zam fırtınalarının arasında,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin başkanlığında toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nu üyelerinin ilk görüşmesinden çıkan rakam 3 bin 500 ila 3 bin 750 lira olmuş. Beklentilerin çok uzağında bir çıkış.

Üretimin, istihdamın devam etmesini isteyen, masanın altına gizlenmeyen iş insanları bile, asgari ücretin daha yüksek bir rakamdan oluşmasının önemini haykırıyor.

Mesela, NOSAB Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez, ülkesinin kalkınmasını, dışa bağımlı olmamasının lüzumunu sürekli dile getiriyor. Döviz kurundaki artıştan dolayı yaşanan büyük sıkıntıları, ithalata bağlı ihracatla kalkınmanın kendimizi avutmaktan başka bir işe yaramayacağını da aktarıyor.

Gülmez, zam sağanağı karşısında işçinin de, işverenin de zor durumda olduğuna işaret ediyor. Asgari ücretin 5 bin lira olması gerektiğini söylüyor.

İşverenlerin arasına esnafı da eklediğimizde, eğer asgari ücretin üzerindeki bu vergi yükü kaldırılmazsa, SGK primini, kirasını ödemekte zorlanan ticarethane sahipleri 5 bin TL maaş vererek elaman çalıştırmaları hayal olmakla birlikte, işsizlik tablosunun fena şekilde kararacağını belirtmek isterim.

Şimdi,

Gelin iş insanı Gülmez’in asgari ücretle, işçisine emeğinin karşılığını veren işverenin üzerinden vergilerin kaldırılmasıyla ilgili çıkışına bakalım:

“İşveren olarak bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Bildiğiniz gibi asgari ücretle çalışan bir insanın kirası var, yetiştirmesi gereken çocukları var ve çoğunlukla da eşleri çalışmıyor. Bu nedenle asgari ücretlinin teknik olarak geçinmesine olanak yok. Bu rahatlatılmalı. Çünkü bu işindeki performansına da yansıyacaktır. Biz ileri teknoloji üretip bunu satan bir ülke değiliz. Asgari ücret net 5 bin TL olduğunda biz bunun vergiden de arındırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ülke olarak ihracatımızı arttırmayı hedefliyorsak, cari açığımızı kapatmayı düşünüyorsak bizim de dünyadaki rakiplerimizle yarışabilmemiz için asgari ücret üzerindeki vergilerin kaldırılması lazım. Eğer böyle olursa istihdamda sorun olmaz.”

Evet, artık asgari ücretin üzerinden vergileri kaldırın ve net 5 bin lira yapın!

Beklenti içinde olan emekçilerin de, işverenlerin de yüzü gülsün.

Ne kadar para, o kadar ekmek.

İşçi kazanırsa, harcar. İşveren kazanırsa üretim ve istihdam artar.

***

Tabi, döviz kurundaki artışın sanayiciyi tabiri caiz ise diz çöktüreceğine de işaret ediyor NOSAB Başkanı Erol Gülmez.

Dolar ve Euro artışının ihracatçıya olumsuz yansımasını çarpıcı bir örnekle aktarıyor.

1 yıl önce metal fiyatlarının tonu 630 dolar civarındayken şu an 1200 dolara çıktığını hatırlatıyor, “İhracat da yapsak bizim paramızı tahsil süremiz en az 90 gün. Ben parayı tahsil edip yeniden hammadde almaya kalktığımda 800 dolar oluyor. Yani sadece kur değil, her şey artıyor.”

Sanayicinin dayanma gücü ortadan kalktığında, çalışma gücü de buhar olur. Örnek vermek gerekirse, sanayideki robotlaşmanın en büyük nedeni, maliyetlerde yaşanan artış.

Yani herkes kendini kurtarma peşinde.

Ama asıl herkesi kurtarması gereken, 20 yıldır ülke yönetimini elinde bulunduran AK Parti iktidarı.

Ancak, çay ve simit hesabı yaparak değil tabi.