Memleketin her ilinde üniversiteler açıldı; özellerini de işin içine katarsak karşımızda çıkmaz sokak var…

Hayal satılan, hayalleri yıkılanların olduğu bir ülkeye döndük.

Fakültelerden mezun olanların kendi meslekleriyle ilgili iş bulamadığı bu zamanda, zincir marketlerde kasiyerlik yapanların sayısında hızlı bir artış yaşıyoruz.

Bir başka üzücü, kahreden gelişme ise, gençlerin yurtdışına gitmek için yasal, kaçak yolları denemeleri.

Örneğin, Yıldırım’ın o meşhur semti Yavuzselim’den son 2 ayda 80 kişi, Fransa’ya yasal yollardan gitmiş.

Millet Mahallesi’nden de 15 kişi.

Emek Mahallesi’nde ise bilinen 30 genç Almanya’ya tüymüş.

Fransa, Almanya ve Belçika gibi ülkelerde şirket kuran birileri, 6 bin Euro karşılığında yasal yollardan 6 ay veya 1 yıllık işçi vizeleriyle vatandaşların hayallerini gerçekleştiriyorlarmış.

Mesela, Fransa’da inşaatlarda çalıştırılan, yatacak yer ayarlanan gençler, 1900 ile 2200 Euro maaşla çalışıyorlarmış.  Birlikte yemek yiyen, amaçları birikim yapmak olan bu insanlar 26 günde bin 500 Euro’yu hesaplarında görmenin sevincini, mutluluğunu yaşıyorlarmış.

Hemşerileri farklı ülkelere giden, kaçan iş takipçisi bazı dernek yöneticileri ise, işlerinin yoğunluğundan olsa gerek, böyle acayiplikleri fark edememeleri; gözlerini yummaya, kulaklarını tıkamaya devam ediyorlar!

Bursa’daki doğu ve güneydoğu derneklerinin yöneticiliğini yapan iş insanlarından, memleketlerine yatırım yapmak için tersine göçü gündeme getirenini duyanınız, bileniniz var mı?

Tek bildikleri şey, siyasi partilere hemşerilerinin vekil, belediye başkan, meclis üyesi adayı olmaları için baskı yapmak!

Bir ay çalışıp 11 bin 400 TL alan, 7 bin 500 lira ile ayın sonunu getiremeyip, tefeci bankalara borçlanan emekli ve işçiler, diğer yanda 3 bin kilometre uzaklıktaki Afganistan’dan Türkiye’ye insan kaçakçılarının yardımıyla gelen Afgan gençleri, ailelerine para gönderebilmek için çiftliklerde sigortasız, asgari ücret karşılığında köle gibi çalışıyorlar.

Cennet ülkemizde, cinnet geçirenlerin sayısı hızla artarken, Gabar’da bulunan petrolün otomobillerin depolarına koyup çalıştıracak kadar kaliteli olduğunu söyleyen, Sedat Peker’in iddialarına hala cevap veremeyen, Süleyman Demirel siyasetinin kıymetlisi, pudra şekerci müptezellerle boy boy fotoğrafları ortaya çıkan Soylu’yui göreniniz, bileniniz var mı?

***

Meslektaşım olan, Anadolu Ajansı’nda uğradığı mobbing ve kumpaslara karşı mücadele eden, çadır kurarak sesini duyurmaya çalışan Selahattin Kacuru, sadece 2 yıl içinde Ağrı nüfusuna kayıtlı 30 bin kişinin Meksika üzerinden ABD’ye gittiğini söyledi.

Kürt kökenli yurttaşlara karşı uyguladıkları ırkçılıkla öne çıkan Karadeniz bölgesinde yaşayanlar, topraklarını Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan’dan gelenlere satmaktan mutluluk duymaları, bu ülkedeki riyakarlığı ve dalkavukluğu gözler önüne seriyor!

Başka bir hatırlatma yapayım, 2019 ile 2021 yılları arasında Amerika’ya kaçak yollardan giden Türk vatandaşlarından yüzde 25’i geri gönderilmiş. 2021’den sonra gidenlerde bu sayı yüzde 1’e düşmüş. Bunun en büyük sebebi ise ABD’de yaşlanan nüfus.

Eğer önlem alınmaz, Türkiye’de tarım başta olmak üzere üretim artmaz, gelir düzeyi yükselmez ise, bizleri korkunç bir felaketin beklediğini, geldiğini görüyorum.

Dünyanın en önemli ajanslarına haber geçmeye devam eden Selahattin Kacuru, Ağrı’nın 2022 verilerine göre nüfusu 510 bin iken, 2023’te bu rakam yüzde 14 gerilemiş.

İşsizlik öyle fena hale gelmiş ki, 500 metre uzunluğundaki bir caddede bulunan sağlı sollu kıraathanelerde boş masa ve sandalye bulunmuyormuş.

Bursa’nın 4 dağ ilçesindeki insanlar doğdukları topraklarda geçinemedikleri için şehre inip, köyleri insansızlaşırken sesi soluğu çıkmayan Bursa Düşünce Kulübü’nün Ağrı kökenli başkanı ve kerameti kendilerinde saklı yöneticileri, Türkiye Düşünce Kulübü’ne geçiş yapınca Ağrı’daki, Karadeniz’deki sefillikle, rezillikle ilgili ne düşünürler, neyi dillendirirler, doğrusu merak ediyorum?

Bir başka acı olan mevzu ise, Ağrı’dan Amerika’ya gitmek isteyen gençlerin çoğunluğu, tefecilerden borç alarak bu kadim toprakları terk etmiş olmaları. Bazıları inek satmış, annesinin kolundaki bilezikleri almış.

Tarım ve Orman Bakanlığı, ektiğinden, yetiştirdiğinden para kazanamadığı için tarlarını nadasa bırakan çiftçinin toprağını kiralamak için çalışmalarına hız verdiğini görüyoruz. Ne kadar enteresan, girdi maliyetlerini düşürmek için kafa yoramayan, beceremeyen bakanlık, saçma sapan işlerle meşgul oluyor. Neymiş efendim dünya bizi kıskanıyormuş. Konya büyüklüğündeki Hollanda, geçtiğimiz yıl sadece tarımdan elde ettiği ihracat geliri 122 milyar dolar.   Ülkemizin toplam ihracat geliri aynı yılda 254 milyar dolar. Şimdi kim kimi kıskanıyor Kamil?

 Acılarla yoğrulmuş, anası ağlamaktan gözleri kanayan yurdumuzun farklı şehirlerinden ABD, Kanada, Almanya, Finlandiya, Belçika, İngiltere, Fransa, İsviçre gibi ülkelere kaçış, gidiş sürüyor. 

Allah bizim sonumuzu hayretsin diyeceğim ama…

Yaratıcımız bize akıl vermiş, sonrasında liyakatli davranmayı, şımarmamayı Hz. Peygamber aracılığı ile de öğütlemeye devam ediyor.

Ancak,

Ne anlayan var ne uyanan!