Her yıl azalacağına artan bir savurganlık, israf var.

Geçtiğimiz Mayıs ayında Türkiye’de günlük 4,9 milyon somun ekmek israf edildiği ortaya çıktı.

Bunun nedeni de taze tüketme alışkanlığıymış.

Şımarıklığın diğer adı bu olsa gerek!

Araştırmaya göre,

Her dilden, ırktan, meşrepten insanın yaşadığı, çoğunluğu savurganlığa karşı uyarıcı kuralları olan İslam dinine mensup Müslümanların yaşadığı Türkiye’de, bir yılda 19 milyon ton gıda çöpe atılıyormuş!

İsrafın azaltılmasına karşı milyonlar harcanarak yapılan reklamlar, cuma hutbeleri, panel ve konferanslar işe yaramıyor.

Lafa geldi mi, her sene Çanakkale’de Türk askeri, “yağlı buğday çorbası, üzüm hoşafı ve yarım ekmek” ile karnını doyuruyor demek kolay!

Söyledikleriyle, yaptıkları bir olmayanların gırtlağından aşağı doğruluk inmezmiş.

***

Bi etrafınıza şöyle bakın...

Bursa’da her köşe başında, doğalgaz kutularının üzerine bırakılmış,

Ağaç diplerine atılmış,

Çöp konteynerlerine asılmış poşetler; içinde bayatlamış, küflenmiş ekmek manzaraları ile karşılaşırsınız.

Yanı sıra ekmek beğenmeyen, fırına gittiğinde, az sayıdaki bakkallarda, esnafı perişan eden üç harfli market dolaplarındaki ekmekleri pis parmaklarıyla elleyen zavallılara rastlıyoruz!

Lokanta sahiplerinin en büyük derdi, bayat ekmek istemeyen müşteri.

BESAŞ bayilerinde fiyatı 4 lira olan ekmeği alabilmek için kuyruk oluşturanları da görüyoruz.

Piyasada satılanlardan ucuz, aynı zamanda gramaj olarak fazla olan BESAŞ ekmeğini satın almak için bayilere gelen bazı sorumsuzların, nankörlerin yaptıkları tek kelimeyle insanı çileden çıkaran cinsten.

Kısaca gördüklerimi, duyduklarımı anlatayım.

Sabahın 5 inde bayiye gellip ekmeği saat 9’da almaya gelen dayı, “ekmek neden sıcak değil” diyor.

Bir başkası, ekmek neden yamuk,

Diğer bir nankör, bu ekmek neden bıçaksız veya daha yumuşağı yok mu?

Ekmeği neden kesip vermiyorsunuz,

Ekmeğin rengi neden sarı, niçin pörsümüş,

Ekmek neden erkenden bitiyor,

Ben sıcak ekmek istiyorum, niye yok!

Evladım burası fırın mı, sıcak istiyorsan doğru fırına!

Fiziki olmasa da sözlü kavgalar, dalaşmalar.

İşte böyle, her siyasi görüşten, her ırktan insanların BESAŞ bayiine gelip, kuruş kuruş para kazanma derdine olan işletmecileri çileden çıkaran utanmazlıkları, nankörce hareketleri.

Kalbi yamulmuşların sayısı hızla artıyor!

Slogan atmaya gelince neydi o, “bir Türk dünyaya bedel” mevzuları.

İşte Bursa’da böyle manzaralarla karşılaşıyoruz, gerçi ülkenin değir şehirlerinde de aynı saçmalıklar söz konusu.

Aşağısı sakal, yukarısı bıyık.

Sonra sorular ortadan kayboluyor, yolsuzluk yapılıyor, kentler betonlaştırılıyor. Hırsızlık artıyor, bir tane çalan, daha çok çalmak istiyor, camilerde cemaatin ayakkabıları çalınıyor, gece yarısı şadırvanın çeşmeleri, hela kapılarının kulpları buhar oluyor.

Deveye, “neden boynun eğri” diye sormuşlar.

Gelgelelim bizim devenin hiçbir yerinde doğru çizgi bile kalmadı!

Çürüyoruz, yok oluyoruz!