Şu gerçek bilinmeli ki,
Siyasetin içinde olanlar siyasetin dışında olduklarında da ahlaklı, dürüst, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklardan uzak olmalılar.
Böyle davranmayan, duruşu olmayanların sızlandıklarına, cicili, bicili sözler sarf ettiklerine, kürsülerde, sokaklarda algı yapmalarına asla güven olmaz, bu tiplerde vicdan duygusu zaten bulunmaz.
Mesela Bursa’da iktidar partisinin kocaman yanlışlara bulaştığını belirten bazı muhalefet partilerinde yaşanan “delege” entrikalarını duyduğumuzda, gördüğümüzde küçük dilimizi yutacak gibi oluyoruz.
Geçenlerde AK Parti’de yaşanan griliklere tepki gösteren, Gelecek Partisi’nin kurucuları arasında yer alan önceki dönem milletvekili Mustafa Öztürk,
Ahmet Davutoğlu’na defalarca Bursa İl Başkanı Alpaslan Yıldız’la ilgili çekincelerini, “acayip işler” içinde olduğunu yüzüne karşı belirtmesine rağmen, Davutoğlu’nun gereğini yapması gerekirken, aylarca mıy mıy yapması, “geleceğimizin” küçücük siyasi hesaplar içinde olduğunu gösteriyor.
Ah gidi ah, “tarihi geçmiş kanser ilaçlarıyla” bize şifa dağıtmaya çalışanların ortalıkta fink atması, çürümüşlük haritasının genişlediğini gözler önüne seriyor.
Yolu kapatıp asker eğlencesi adı altında oraya- buraya silahla ateş eden, meşale yakan magandaları alkışlayan bir zihin, akıl, şahsiyet yarınlarımızın aydınlanmasına katkı koyabilir mi, Zihni?
***
“Bursa’nın DEVA’sı hazır, halkın umudu biziz” diyen İl Başkanı Serkan Özgöz’ün göreve getirildikten sonra teşkilatında yaşananlara şöyle bir bakın; istifalar, hayal kırıklıkları, falan, filan.
Bir il başkanı düşünün, yönetiminde bulunanlara akıl verip, Nilüfer ilçesinde bir mahalleyi örnek göstererek, Bursa’nın dağ ilçelerini küçümsemesi, “buralara giderek performansınızı harcamayın” çıkışını nereye koyacağız, oturtacağız?
1987’lerde Refah Partisi’ni iktidara, küçücük ilçelerde kazanılan belediye başkanlıkları taşıdı.
O dönemde Milli Görüş’ün neferleri, gecelerini gündüze karıştırdılar. Lağımları sokaklardan akan köylerde yaşayanlar ziyaret edildi, birçok kez hakir görüldüler, hatipleri dinlemek yerine iskambil oynamayı tercih edenler oldu ama yılmadılar, burun kıvırmadılar.
Dün hızla insansızlaşan, tersine göçle ilgili projeleri heyecanla bekleyen Bursa’nın garipleştirilmiş Büyükorhan’ında DEVA Partisi kongre yapmış.
Gelin görün ki, önceki sözlerini hatırlamış olmalı ki, Bursa’dan İstanbul’a Babacan’ı dinlemeleri için gazetecileri götüren Serkan Özgöz, Büyükorhan kongresine katılmamış.
Haliyle ilçe yönetiminde büyük bir hayal kırıklığı.
Sadece o mu, AK Parti’den istifa eden, kızılcık şerbeti içmeyi bırakan Sedat Kızılcıklı bile ilgi göstermemiş.
Belki de Bursa siyaset tarihinde bir ilk, sorumlusu olduğu ilçenin kongresini yok sayan il başkanı.
Şaka gibi vallahi,
Patronlar kulübü görüntüsü veren DEVA Bursa’nın patronu Özgöz, ilçesinde başkanı yenilenen kongreye katılmıyor. Kısacası Dağ ilçelerini yok sayıyor.
Yönetiminde bulunanlar ise duruma sessiz tepki gösterip, yaşananlara açıkça bayrak açmak yerine, bir birlerine mahrem mesajlarla tatmin ediyorlar!
Başkan Özgöz, kendi penceresinden her şeyi, herkesi çantasının içinde görüyor, bu süslü rüya ile 2023 seçiminde sandıktan çıkmayı hedefliyor.
Anlaşılan o ki Genel Başkan Ali Babacan’a Burak Dalgın bacanağıyla birlikte algı oluşturup, “biz bilirizci” olup, İstanbul’a koşarak gitmek daha mantıklı geliyor.
Demek yeni demokrasi destanı böyle olacak, ister dolapta saklayın, isterse pişirin…
Önce HDP’yi ötekileştirin, cehennem çukuruna atın, bu partiye oy verenleri rencide edin, kin kusun, sonra anayasa desteği için kapısını çalın.
Siyaset, miyaset, vizyon, yüzyıl derken, çalsın parayla tutulan sazlar, oynasın aynanın arkasındaki fırıldaklıkları görmeyenler!