Yıllardır yanlış anlayanlara söz, yazı tesir etmiyor.
Zaten anlamak, empati yapmak, feryadı duymak emek ve vicdan meselesi.
Kimse kusura bakmasın ama gemi fena halde su alıyor. Özellikle asgari ücretli, emekli, esnaf çok zor günler geçiriyor.
Ardı ardına gelen zamlar, mutfaktaki yangını artırdı. Elektrik ve doğal gaz faturaları canımızı acıtıyor.
Hala memleketi, şehirleri tozpembe göstermeye çalışan, cep telefonuyla fotoğraf çekerken aman bana bir şey demesinler, köşe yazdığı internet sitesinden talimatla kovulma endişesiyle hareket eden Kamiller, valiye, hangi vekile, kaymakama, belediye başkanına yaşanan kahır günlerini hatırlatabilir ki?
Maliyet artışlarının en çok etkilediği sektör kuşkusuz tarım ve hayvancılık. Çiftçi perişan; üretimden çekiliyor toprakla yoğrulan Türk evladı!
Tabi bu mevzuyu, çatırdamayı, işi sadece “her Türk asker doğar” sloganı atmaktan öteye geçmeyenler anlayamaz, anlamak gibi dertleri de yok zaten!
Düşünsenize, Erzurum’da buğdayın tonunu 2 bin 100 liraya satan çiftçi, bir ay sonra un yapmak için buğday almaya gittiğinde 4 bin 500 TL’ye alıyor.
Geçen hafta, Gıda, Tarım ve Hayvancılık eski Bakanı Faruk Çelik çiftçinin, hayvancılık yapanların isyanını, feryadını duymayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’yi isim vermeden eleştirerek, “Süt olmazsa et olmaz. Süt üreticimizi destekleyelim süt hayvanları kesilmesin. Bereketli hasat için gübre konusunda da çiftçimize destek olalım” çıkışı yapmıştı.
Hakikaten,
Çiftçinin, hayvancının yok olduğu, kaybolduğu bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Bir yanda üretim yapanların mağduriyetinin çığlıkları, diğer yanda ise 20 yıldır devleti yöneten iktidarın mağduriyet algıları!
Çiftçiye 1,50 mazot desteği verdiklerini anlata anlata bitiremeyen Bakan Pakdemirli’ye, kendisini bulutların üzerinde gezdiren danışmanları ve ceket iliklemekten başka bir işe yaramayan partisinin vekilleri, bu ülkede mazota 11 ayda 3,45 lira zam geldiğini hatırlatamıyor!
Evet, ağlanacak halimize gülüyor, geyik muhabbetleri yapıyoruz!
Hayvancılık yapanlar maliyet artışlarına yetişemedikleri, süt desteği alamadıkları için gebe ineklerini ağlaya ağlaya kesime gönderiyorlar.
Korkunç bir karanlığa sürükleniyoruz. Anadolu’da et ve süt üretimi yapanlar, hayvanlarını satıyor, ahırlar boşalıyor.
Eğer ciddi önlemler alınmazsa, et ve sütte büyük kriz kapımızı çalacak.
AK Parti’nin Bursa’daki vekilleri, sadece 4 dağ ilçesindeki köyleri tebdili kıyafetle gezsinler, ahırların nasıl boşaldığını, koyunların kuzulamadığını görecekler; tabi görmek isterlerse!
Unutmayın!
Bu memlekette 13 sene önce 1 milyondan fazla süt ineği kesilmiş ve et krizi yaşanmıştı.
2010’da Mehdi Eker’in saçma sapan icraatlarından dolayı canlı hayvan ve kırmızı et ithalatı bugün hala devam ediyor. Ülkemizin milyarlarca dolar kaynağı ithalata gitti. Aynı sürecin yaşanmaması için süt üreticilerinin talepleri acilen karşılanmalı, destek verilmeli.
Damızlık hayvanlarımız kasaba gitmeye devam ederse, hayvancılığı bir daha nasıl canlandırırız?
Allah aşkına ceketinizin astarına sakladığınız vicdanınızı çıkarın ve borç yükü altında ezilen üreticilere hangi imkânları sunarak ellerindeki hayvanları kaybetmemeleri için nasıl bir yol izleyeceğinizi iyi düşünün, planlayın!
Zaten, et ve süt ürünlerinin perakende satışında düşüş yaşanıyor.
Eğer önlem alınmazsa ithalatın önü açılmış olacak ve döviz artışlarını da göz önünde bulundurduğumuzda sütü bile içemez duruma geleceğiz kaçınılmaz olacak!