Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey için,
Göreve gelişinin üzerinden geçen bu bir yıl, hem kentin hem de vicdanın terazisinde ağır bir muhasebe zamanıydı.
Dün, Bozbey’in…
Yanında kurmayları, milletvekilleri, çevresinde ilçe belediye başkanları ve karşısında kalabalık bir medya ordusu vardı.
Sözcüklerini dikkatle seçti.
Her kelimenin ağırlığı vardı.
Ama bir ismi hiç anmadı.
Ne bir kez, ne yarım ağızla.
Yine de herkes anladı.
Bozbey, selefi Alinur Aktaş döneminden kalan borç mirasını, kelimelerin altına saklanmış sitemlerle ve belgelerin üstüne serilmiş rakamlarla tarif etti.
İsraf dedikleri; milyonların hesapsızca harcanmasıydı.
Vizyonsuzluk ise, bir şehrin geleceğinin günü kurtarma politikalarına kurban edilmesiydi.
Ve boşalan kasalar…
Her kuruşun hikayesini, kaybolan her değerin hesabını sessizce ama net biçimde sundu.
Bozbey’in bir yılı; sadece hizmet ve proje anlatımı değil, bir hafıza tazelemesi, üstü örtülen milyon milyon harcamaların hatırlatmasıydı.
Belediyede en büyük yolsuzluğun BUSKİ’de yapıldığını, döviz arttığından borçların da katlandığını söyledi. DSİ’nin yapması gereken işleri kurumun sırtına nasıl yüklendiğini belirtti.
Mesela dün gibi hatırlıyorum, Çalı Yolu’ndaki genişletme çalışmaları sırasında Aktaş ve ekibinin nasıl hava attıklarını.
Gelin görün ki, bu yolun aydınlatması için 30 milyon TL’lik harcama yapılmış. Sonrasında ise UEDAŞ uygulamayı uygun bulmayıp sökülmesini istemiş.
Nasıl ama katmerli israf, çarçur edilen paralar!
Bozbey, AK Parti dönemini işaret ederek, “Belediye kaynaklarını siyasetin sponsoru olarak kullanmışlar”
Devam etti,
“1 yıl önce belediyenin 27.3 milyar lira borcu olduğunu tespit ettik ama müteahhit alacaklarını son döneme koydurmamışlar ki asıl bıraktıkları borç aslında 31.8 milyar liraymış” deyiverdi.
Başkan Bozbey, Alinur Aktaş’ın başka bir vizyonsuzluğuna dikkat çekerek, 3 bin 500 koltuklu Atatürk Spor Salonu’nun yıkılıp yerine de 1000 koltuklu yeni salonun çalışılmasını anlattı.
Yapılan çalışmayı durdurup, yeni bir projeyle, 5016 koltuklu Atatürk Spor Salonu yapacaklarını, temelini de 19 Mayıs’ta atacaklarını söyledi.
Elin adamı yolları genişletirken, bizde tam tersi olduğunu üzülerek gördüğümüz Yalova Yolu’ndaki T2 tramvay hattı inşaatının 212 milyon liraya bitmesi gerekirken 782 milyon TL’ye tamamlanmasıyla ilgili oluşan soru işaretleriyle dolu dosyayı savcılığa teslim edeceklerini anlattı.
Düşünsenize, Çelik Palas’ın üstündeki binaları yıkarak, Çekirge Teras projesine 162 milyon lira harcanmış ama iş bitmemiş. Bozbey diyor ki, “Bir tane helvacı kağıdına yazılı metin yok. Bir devir yok. Ortada protokol yok, tahsis yok. Niye yaptınız dediğimizde ‘Yapın dediler, yaptık’ denildi. Bir kurum bir yere para harcayacaksa protokol olması lazım. Bu kamusal suçtur. Maalesef elimizden alındı. Bursa Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’na tahsis edildi.”
Savurganlık, yağma bununla da bitmiyor, BUSKİ Aydınpınar’a rüzgar enerji santrali kurmuş; santral çalışmıyor.
Gölet yapmışlar, su almıyor.
Bozbey, Alinur’un matruşkalarını açmaya devam ederken, Bursa’da yaşayanların paralarının nasıl heba edildiğini, belediyenin adeta komaya sokulduğunu, tribünlere oynamak için 2023’te temeli atılan Üniversite-Görükle metro hattının daha projesinin bile olmadığını söyledi.
Kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın, 8 yıldır bitirilemeyen Doğancı Tüneli, 9 yıldır sürekli müteahhitleri değişen, yapılan işleri dökülen, çürüyen Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi’yle ilgili neden sustuğunu sordu.
Kamu kaynaklarını Bursa için kullandıklarını, “verilemeyecek tek bir hesabımız yok” dedi.
Yapılan suçlamaların Bursaspor’un şampiyonluğunun hemen ertesinde başlamasıyla ilgili olarak Bozbey, “Bizimle birlikte kent de bir üst lige çıkmışken, bu suçlamalar çok manidar değil mi?” dedi.
Bursa için yeni bir yol çiziliyor şimdi.
Öyle gösterişli makyajlarla değil;
Altyapıdan tasarrufa, sosyal destekten adil yönetime uzanan gerçek adımlarla. Böyle de olması lazım
Çünkü asıl büyük vizyon, şehri süslemek değil; nefes aldırmak olmalı.
Mustafa Bozbey, geçmişe dönük hatırlatmalarını ara vermeden, her fırsatta kamuoyu ile paylaşması, gittiği her mahallede, ilçede aktarması gerekiyor.
Ne kadar kirli çamaşır, israf, belediyenin çarçur edilen parası varsa, hafızaları yenileyerek anlatmak zorunda.
Bitirirken Başkan Mustafa Bozbey’e bir önerim olacak.
Alinur Aktaş, tarihin önünü açıyoruz diyerek algı yaptığı dönemde, Recep Altepe’nin başlattığı Hanlar Bölgesi’nin etrafını yıkıp açarken, 600 yıllık Tayakadın Camii’ni karanlıkta bırakan, önüne duvar gibi Bursa Ticaret Borsası’nın o ruhsuz binasının dikilmesine, kapatılmasına Mustafa Dündar’la birlikte göz yumdu!
O dönemde Özer Matlı’yla konuşmuştum, “biz burasını kullanamıyoruz, belediye bize yer versin, burayı kamulaştırsın” demişti.
Matlı’yla görüşülüp, tarihin önündeki o bina yıkılabilir; böylece Alinur Aktaş’ın kulakları bir kez daha çınlatılmış olur.