Keles, Orhaneli, Büyükorhan, Harmancık, bunlar Bursa’nın dağ ilçeleri. Yeşilin farklı tonları, suyun en soğuk ve berrak halini bu coğrafyada bulabilirsiniz.
Bulamadığınız, bulamadığımız ne peki, insan!
Son 25 yılda yanlış eğitim, tarım ve hayvancılık politikaları her metre karesinden üretim fışkıran bölgeyi kaderine terk etti.
Doğdukları ata ocağında doyamayanların içinden çıkan milletvekilleri, belediye başkanları, bürokratlar, dernek ve STK yöneticileri de dertlenmekten çok,
Gelene ağam, gidene paşam demeleri, günü kurtarma peşinde olmaları maalesef Uludağ’ın komşusu bereketli toprakları öksüz bıraktı.
Acı, keder ortadan kalkar mı, tabi ki.
Yapılması gereken, irade ortaya koyabilmek.
Bunun için dağ ilçeleri ve köylerini bir çatı altında toplayan DAĞDER 40 yıl önce kuruldu. Bugüne kadar ne yaptı buradaki yöneticiler, kocaman bir soru işareti!
DAĞDER’in 11 Mayıs’ta seçimi var.
Şu ana kadar 8 aday meydanda, birisi İsmail Demir.
Göreve geldiklerinde yapacaklarını basın toplantısında anlattı Demir.
“Birlikte büyüyen, birlikte gelişen, birlikte daha fazlasını başaran bir topluluğun parçası olmak istiyoruz. Hedefimiz, DAĞDER’i sadece dernekçilikle ilgilenenlerin değil, yöre ve kültürümüzü sevenlerin ve çevre bilincine sahip herkesin buluştuğu bir platform haline getirmektir” dedi.
Ama…
2002’de Türkiye’yi, 2004’te de Bursa’yı yönetmeye başlayan AK Parti iktidarının yöneticileri, 2018’de temelini attıkları, yaklaşık 2 senede tamamlama söz verdikleri Orhaneli tünelini aradan geçen 7 yıla rağmen bitirilememesiyle ilgili soruya, bilinçli bir cevap veremedi. Oy verdiğimiz siyasiler demekle yetindi.
İsmail Demir, “Biz güçlü bir dayanışma, yenilikçi çözümler ve doğaya saygılı bir yaklaşım ile DAĞDER’i yeni ufuklara taşımayı vadediyoruz. Bu yolda siz değerli üyelerimizin desteği ile birlikte, hep birlikte daha güzel bir geleceğe adım atacaklarını” belirtti.
Demir ve ekibi tarihe geçmek istiyorlarsa, seçimi kazandıkları takdirde, tek dertlerinin tersine göç ve dağ ilçelerinde üretimi arttırmak olmalı.
Evet, DAĞDER bir dernek, STK. Ancak gücü belli, ortaya sağlam bir irade koyduklarında öğretilmiş çaresizlik ezberini bozabilirler.
Hedefleri, Bursa’daki fabrikalarda, kardeşlerine, hemşerilerine iş bulmak yerine, Harmancık’ta, Büyükorhan’da, Keles’te ve Orhaneli’nin topraklarında ekilemeyen arazilerin yeniden canlanmasını sağlamak, meyveciliği, hayvancılığı ayağa kaldırmak olmalı.
Sanayiye asgari ücretli köleler yerine, milletin efendisi köylüyü yeniden diriltecek adımlar atmalılar.
Dağ ilçelerinin çocukları, sosyal yardıma muhtaç olmamalı, önderlik edenlerin böyle projeleri de olmamalı!
Mesela Demir’in, “Başta tarım, hayvancılık ve el sanatları olmak üzere bölgemize dair iş alanlarında gençlerimizin ve kadınlarımızın daha bilinçli ve yararlı olabilmeleri için Uludağ Üniversitesi, KOSGEB ve belediyeler başta olmak üzere ilgili uzman kişi ve kurumlar ile iş birliğine giderek düzenli KURS PROGRAMLARI başlatacağız” çıkışı da çok enteresan.
Dağ ilçelerinde az sayıda tarım yapanların, ürettiklerinden para kazanamadıklarını söyleyen Demir, bu çaresizliğin sebebini de çok iyi biliyor.
Kendisi ifade edemedi ama ben hatırlatayım; çiftçi ektiğinden, yetiştirdiğinden para kazanamıyorsa, bunun sorumlusu mevcut iktidar ve köylünün yaşatılanlar karşısındaki tepkisizliğidir.
İşte, DAĞDER fakirleştirilen, iflas eden, bankalara borçlandırılanların feryadını gür bir sesle duyurmak için var.
Salı akşamları danış gecesi yapmayı iple çekmek yerine, köye dönüşü, “köylüyü milletin efendisi yapan projelere biz imza attık, yıllar sonra bunu başardık, şimdi davul tokmakla buluşabilir, zurna çalabiliriz” diye düşünerek hareket etmek gerekiyor.
DAĞDER’e başkan olmak isteyenlerin derdi, tasası, tek düşüncesi tersine göçle ilgili projeler olmalı.