Anneler:
"Hû, Hû, bir Allah, / Sen iyilikler ver Allah.
Sen iyilikler verirsen, / Yavrum büyür İnşâllah" diyerek, daha kundaktaki yavrusunu Allah, Peygamber ve vatan sevgisi aşılayarak büyütmeye çalışır.
Müslüman Türk anası erkek çocuğunu:
"Uyu yavrum, yine şimşek çakıyor,
Şehit baban gelmiş bize bakıyor.
Yarasından kızıl kanlar akıyor.
O yarayı dur sarayım ninni,
Sen ağlama, ben ağlayım ninni" diyerek büyütür.
Şayet kız çocuğu ise;
"Ölürse, yer beğensin,
Kalırsa yâr beğensin" diyerek, yetiştirir,
Yine erkek çocuğuna:
"Haydi yavrum, ben seni bugün için doğurdum.
Hamurunu yiğitlik duygusu ile yoğurdum.
Müslüman Türk evlâdı odur ki:
“Vatan toprağını namus bilerek yurduna düşman bayrağı açtırmaz,” der.
Vatanın işgali söz konusu olunca da:
"Git evladım, ben yıllarca oğulsuz kalayım,
Şu yaralı bağrıma kara toprak çalayım,
Haydi yavrum, haydi git,
Ya gazi ol, ya şehit...'' diye seslenir.
Müslüman Türk kadını işte böyle; Fatihler, Yavuzlar, Şeyh Şâmiller, Sütçü İmamlar, Nene Hatunlar, Kara Fatmalar ve nice kahraman yiğitler yetiştirir.
Edep ve hayâ örneği kızlar, hanımlar böyle yetişir.
Yine bir şehit anası, şehid olmadan önce cephedeki oğluna:
''...Geçen gece, yaptığın cengin rüyasını gördüm.
Sevincimden ağlayarak;
"Hayırdır” diye düşündüm..."der.
Gece rüyasında, gündüz hayalinde vatanını, mukaddesatını ve bayrağını düşünen şehit anası:
''Sağ elimde yükselmişti bir bayrak,
Bin hasmının kalesine dikilmişti o bayrak!
O ki, Müslümanların şanlı gömleği,
Cana minnet bilin onun uğrunda ölmeyi.
Sen bizi düşünme oğlum!
Millet bize canı gibi bakıyor.
Şükür! Her taraftan bolluk akıyor.
Eğer köyde ölen-kalan var mı, diye sorarsan,
Konu-komşuyu, eşi-dostu hatırlayıp anarsan,
Muhtar’gilin Ahmet şehit olmuş,
Dün geldi haberi
Amma karalar bağlamadık.
Yüreğimizi onun acısıyla dağlamadık,
Şenlik oldu, düğün oldu,
Köyün meydan yeri donandı.
Bütün gün annesini tebrik ettik.
Bütün köylü namazgâha gittiler.
O şehide duâ, niyâz ettiler,
Kurban kesip, Hatm-i Şerif indirdiler.
Bütün şehitlerin ruhuna gönderdiler.
O şehidin kabrini kazdılar
Kabir taşına da; ''ŞEHİT'' diye yazdılar.
Ahmed'in nişanlısı:
"Şehit Ahmet, beni artık ahirette beklesin,
Ben onunum, utanmasın, beni Hakk'tan istesin.
Kaderim bu, şehid olmuş benim yiğidim.
Varmam başka ere, ben de canlı şehidim'' dedi, der.
İşte böyle gönülleri vatan sevgisi ile dolup taşan, İslâm edep ve hayâ timsali kahraman kadınların (anaların) ayakları altındadır Cennet.
Allah’a kulluğun bilincine eren, bu bilinçle insanları İslam’a çağıran, dünyayı âhiretin tarlası görerek yaşayan ve yaratılış gayesinin Allah'a kulluk olduğunun şuurunda olan inançlı insanların ereceği mertebedir şehadet.
Böyle olur elbet şehitlerin anası!
Böyle olur elbet vatanperver Müslüman Türk yiğitleri!