Uzmanlar, çocukların sadece fiziksel değil, ruhsal ve kültürel olarak da korunması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu kapsamda, çocukların milli ve manevi değerlerle büyümesinin, farklı inanç ve zihniyetlerin olumsuz etkilerine karşı bir kalkan oluşturduğuna vurgu yapılıyor.

Çocuklar korunmalıdır

Çocuklar üzerine kol kanat gerilmeli, filizlenip yetişinceye, irade ve bedenî güçlerini elde edinceye, kendi kendilerine yeter hale gelinceye kadar korunup kollanmalıdırlar. Hem güzel hasletler kazanmaları, kirden, pastan, çirkin şeylerden uzak tutulmaları için böyle yapılmalı, hem de kendilerini savunmada henüz zayıf oldukları için böyle yapılmalıdır.

Onun için Rabbimiz gerektiğinde bu uğurda savaşılmasını emretmiştir. Savaş çok arzulanan bir şey değildir. Ancak gerektiğinde uğrunda savaşılacaklar arasında kadınlarımız, çocuklarımız, yaşlı ve zayıf insanlarımız, onları sinesinde barındıran vatanımız vardır. Allah yolunda cihad çerçevesinde bunları koruma da yer alır.

Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Size ne oluyor da Allah yolunda, 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu diyardan çıkart! Bize katından dost yardımcı gönder! Bize katından yardım et!' diye dua eden zayıf ve çaresiz insanlar, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz." (Nisâ Sûresi, 75.)

Dikkat!

Medine-i Münevvere'ye hicret edilmiş, İslâm Devleti ve İslâm cihad ordusu kısa zamanda oluşmaya başlamıştı. Daha çok gece hareket ettiği için "seriyye" adı verilen küçük birlikler kurulmuş, bu birlikler giderek çoğalmış ve İslâm cihad ordusunun temel taşları olmuş, müşriklere ilk hezimet Bedir'de tattırılmıştı. Artık cihadı emreden âyetler birbirini takip ediyordu. Mekke müşriklerinin baskı ve zulmü altında olanların kurtarılması emrediliyor, uğrunda savaşılması gerekenler olarak zayıf, çaresiz insanlar, kadınlar ve çocuklar zikrediliyordu.

Abdullah İbn Abbas radıyallahu anh o günlerde henüz çocuktu ve annesi Ümmü Fadl radıyallahu anh ile birlikte Mekke'deydi. Durumlarını şöyle anlatıyor:

"Ben ve annem Mekke'de müstad'afînden idik. Ben çocuklardan, annem de kadınlardan biri olarak." [Sahih-i Buhârî, Cenâiz  (7/93)]

Çocuklar, hem bedenen sıhhatli gelişip büyümeleri, hem de manen güzel hasletlerle donanmış olarak yetişmeleri için ayrıca korunmalıdır. Fikirlerinin kir ve pastan korunması, gönül berraklığına ermeleri, iç dünyalarının sıhhati, en az beden sıhhatleri kadar mühimdir.

Baba’nın çocuğuna vereceği hediye!

Eyyub İbn Musa, babası ve dedesi [Eyyub'un dedesinin adı Amr İbn Sa'îd'dir.] kanalıyla Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet eder: 

"Bir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir hediye veremez." [Sünen-i Tirmizî, Birr ve Sıla (4/ 338 Hadis No: 1952) Tirmizî Hadisin mürsel olduğunu söyler.]

Ahlâkın güzelliği ile...

Evet, hiçbir hediye, hiçbir ev, bağ, bahçe, hoşa giden dünya malı güzel ahlâk, güzel terbiye kadar kıymetli olamaz. Sahibine güzel terbiye kadar değer kazandıramaz.

Güzel ahlâk ve terbiyeli olmak insanın devamlı bir vasfıdır. Haliyle kazandırdığı değer de devamlıdır...

O, sadece insanlar katında da değer kazandırmaz. Allah katında da değer kazandırır ve ebedî saadeti elde etmeye vesiledir.

Nitekim Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Âişe Validemizin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle buyurur:

"Bir mü'min, ahlâkının güzelliğiyle devamlı oruç tutan, namaz kılan bir insan mertebesine kesinlikle ulaşabilir." [Sünen-i Ebû Davud, Edeb ( 5/ 149, Hadis No: 4798), İsnadı sahihtir. (Câmiu'l-Usûl 4/ 5).]

Bu hadis-i şerifin ifade ettiği manayı farklı bir şekilde vurgulayan bir hadis de Ebu'd-Derdâ'nın radıyallahu anh rivâyetiyle gelir:

"Mizan'da, güzel ahlâktan daha ağır gelen başka bir amel yoktur."

[Sünen-i Ebû Davud, Edeb ( 5/ 150, Hadis No: 4799), Sünen-i Tirmizî, Birr ve Sıla ( 4/ 362–363, Hadis No: 2002). Tirmizî hadisin "hasen sahih" olduğunu söyler. Sünen-i Tirmizî de yer alan rivâyette şöyle bir ziyadelik vardır:  "Allah, kötü, kaba, çirkef ve saldırgan insanlara buğzeder."]

Allah, güzel iş yapanları sever!

Güzel amel Mizan'da ağırdır, çünkü o devamlıdır. Her amel, belli bir zaman dilimi içinde yapılır. Başı vardır, sonu vardır, onsuz geçen dakikalar vardır. Güzel ahlakın ise her an var olması mümkündür ve varlığını sahibiyle birlikte sürdürür. Var olduğu her an da sahibine ecir kazandırır...

"Allah güzel, hayırlı şeyler yapanları sever." (Âl-i İmrân 4/ 134)

Bu gerçek asla gözden ırak tutulmamalıdır.