Dünyanın en meşakkatli, en zor olduğu kadar da en güzel mesleklerinden biri öğretmenliktir. Öğrencilerle uğraşmak, onları yönlendirip istikamet vermek çok emek isteyen ulvi bir iş, ulvi bir eylemdir.
Bu açıdan bakıldığında öğretmenlik çok dikkat gerektiren bir meslektir. Bundan dolayı öğretmenlerin hata yapma lüksleri yoktur.
Öğretmen bir kuyumcu titizliği ile çocukları maddi ve manevi olarak eğitecektir. Bu eğitim sırasında öğretmenler alabildiğine duyarlı davranarak çocukların ruh ve düşünce dünyalarını müspet olarak etkileyeceklerdir. Yetkin ve o derece mesleğine kendilerini adamış olmaları öğretmenler için bir ön koşuldur.
Öğretmenler nesilleri geleceğe hazırlayan insanlardır. Dolayısıyla öğretmenler, bu ulvi görevin bilincinde olarak mesleklerinin hakkını vermeli ve görevlerini mükemmelen yerine getirmelidirler.
Öğretmenlerin mesleklerinde başarılı olabilmeleri için her şeyden önemlisi görevlerinin idraki içinde olup, mesleklerini fazlasıyla önemseyip, sevmelidirler. Bu noktada yalnızca meslek sevgisi de yeterli değildir. Aynı zamanda mesleğin gerektirdiği bilgi ve donanıma da sahip olmak gerekmektedir. Kaldı ki yine öğretmenlerin bunların yanı sıra başka hususiyetleri de, taşımaları gerekmektedir.
Öğretmenin mesleğini icra ederken dikkat etmesi gereken hususlar:
-Derslere vaktinde girilmeli ve bu bir prensip hâline getirilmelidir.
-Sınıfa girdikten sonra öğrencilere selam verilmeli ve teşekkür edip yerlerine oturtulmalıdır.
-Derse kaşlar çatılmış, kızgın ve öfkeli bir biçimde değil, alabildiğine rahat ve emin bir tavırla girilmeli ve öğrencilere tebessüm edilmelidir.
-Öğrencilere uygun bir lisanla, "arkadaşlar, gençler, hanımefendiler, beyefendiler" şeklinde hitap edilmelidir.
-Derse başlamadan önce öğrencilerin her biriyle göz teması kurulmalıdır.
-Derse girildikten sonra sınıfta bir iki defa dolaşılıp öğrencilerin ruhi durumları analiz edilmeli ve düşünceli öğrenciler kısa esprilerle derse motive edilmelidir. Öğrencilerin hâl ve hatırlarını sormak etkin bir yöntemdir. Derslerinin nasıl gittiği, sağlık durumlarının nasıl olduğu gibi...
-Öğrencinin kılık kıyafeti gözden geçirilmeli, kıyafeti bozuk olanlar kibar bir biçimde, onları kırmadan, incitmeden uyarılmalıdır.
-Derse girilen sınıfların düzenine ve temizliğine dikkat edilmelidir.
-Derse başlanırken konumuz şudur, şeklinde klasik bir başlangıç yerine, bir anekdot, bir küçük hikâye, ya da bir soruyla derse başlanılmalıdır. Özellikle derse ilgisiz kalan öğrencilere işlenecek konuyla ilgili sorular sorarak derse başlangıç yapmak iyi bir yöntemdir.
-Ders anlatım sırasında sınıfta dolaşılmalı, öğrencilerin ilgisini çekecek bir konumda bulunarak ders anlatılmadır.
-Dersle ilgili önemli kelime ve kavramlar tahtaya yazılmalı, tahta sürekli kullanılmalıdır.
-Dersi anlatırken ses tonu iyi ayarlanmalı, herkesin duyabileceği bir ses tonuyla, kimi zaman sesini yükseltip, kimi zaman da ses tonunu azaltarak öğrencilerin dikkatini çekmelidir.
-Anlatım esnasında diksiyonuna fazlasıyla dikkat etmeli, kelimeleri çok iyi telaffuz etmelidir.
-Beden dili çok iyi kullanılmalı, jest ve mimiklerle konuların anlaşılmasına yardımcı olunmalıdır.
-Anlatımda içten ve samimi olunmalı. Bu samimiyetin konunun öğrenciler tarafından anlaşılıp özümsenmesinde büyük bir katkısı olacaktır.
-Ders esnasında öğrenciler sürekli canlı ve dinamik tutulmalıdır.
-Her öğrenciye mümkünse ismiyle hitap edilmeli ve böylelikle onların önemsendiği, değer verildiği gösterilmelidir.
-Her öğrenciye eşit mesafede durulmalı, öğrenciler arasında ayrım yapılmamalı, herkese adaletli bir şekilde davranılmalıdır.
-Konuyu bir süre anlattıktan sonra, öğrencilerin derse ilgisini çekmek için onlarla konunun anlaşılması noktasında sorular sorulmalıdır.
-Öğretmen sınıfı büyük bir koroyu yöneten bir orkestra şefi gibi yönetmeli ve her öğrenciyi derse dâhil etmelidir.
-Ders anlatırken dersi renklendirecek örnekler vermeye özen göstermeli, günlük hayattan örnekler seçilmesine dikkat edilmelidir.
-Dersin ortalarına doğru öğrencilerin azalan dikkatini yoğunlaştırmak için konuyla ilgili bir hikâye, bir anekdot, bir fıkra anlatılmalıdır.
-Konuyla ilgili ders araç- gereçlerinden mutlaka yararlanılmalıdır. Kitap, dergi, slayt, film gibi. Yalnız bunlar kısa süreli olup dersi tamamen kaplamamalıdır.
-Konuyu anlatırken ders kitabına bakılmamalı, gerekirse hazırlanan günlük plana kısa aralıklarla göz atılmalıdır.
-Anlatım sırasında zor konular birkaç defa tekrar edilmelidir.
-Öğrencilerin soruları ciddiye alınmalı, kısa ve doyurucu cevaplar verilmelidir.
-Derse bütün sınıf dâhil edilmeli, yalnızca çalışkan öğrencilerle ders yapmak yanıltıcı ve kolaycı bir yöntemdir. Başarılı bir öğretmen sınıftaki bütün öğrencileri derse ortak eden öğretmendir.
-Öğrencileri onore edici bir dil kullanılmalı, onların davranışlarındaki olumsuzluklar yerine, olumlu unsurlar öne çıkarılmalıdır.
-Öğrencilere soru sorup, cevap istenirken görgü kurallarına dikkat edilip,"lütfen" gibi nezaket içerikli ifadeler kullanılmalı, öğrencilere verdikleri cevaplar sonunda katkılarından dolayı teşekkür edilmelidir.
-Ders sırasında öğrencilerin hatalı tutum ve davranışları olursa, dersi bırakıp o hatalı davranışlar üzerine dikkat çekmek yerine, bazen hatalar görmezden gelinmeli, bazen de beden diliyle hatasının görüldüğü hissettirilmelidir.
-Ders sırasında öğrencilere güven verici, kendinden emin, onları seven ve kollayan bir tutum ve tavır içinde olunmalıdır.
-Ders, öğrencileri sindirici ve korkutucu bir şekilde değil de, sevdirici bir şekilde anlatılmalıdır.
-Ders sırasında öğrencilerin diğer öğretmenleri tenkid etmelerine imkân verilmemeli, öğretmenlerinden sitayişle, övgüyle bahsetmeleri ise desteklenmelidir.
-Hangi ders, hangi branş olursa olsun konular anlatılırken, kitapların önemine ve işlevine dikkat çekip, öğrencilere kitaplar tavsiye edilmelidir.
-Ders sırasında öğrencilere yer yer hayata ilişkin tavsiyelerde bulunulmalı, öğütler verilmelidir.
-Eğitimde sabrın esas olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.
-Öğrenciler arasında asla ayrım yapılmamalı, hepsine eşit mesafede davranılmalıdır.
-Ders bitiminde sınıftan ayrılırken öğrencilere iyi dersler temennisinde bulunulmalıdır.
Hâsılı, öğretmen bir gönül adamı olarak mütevazı, güler yüzlü, hoşgörülü, mesleğinde samimi, kişilikli ve yeterli ilmi birikime sahip biri olmalıdır...
Not:
Bu kurallar Yaz Kur'an Kurslarında görev yapacak olan İmam-Hatiplerimiz ve Kur'an Kursu öğretmenlerimiz içinde geçerlidir... Bu noktada Hocalarımızın temel görevi çocuklarımıza Allah ve Peygamber sevgisini öğretmek, aşılamak; bir de camileri ve kendilerini sevdirmek olmalıdır... Çocuklan dünyasında cami dendiği, hoca dendiği zaman yürekleri sevinçle, coşkuyla çarparsa bunun sevabı hocalara yeter...