Dertli, borçlu, sessiz feryadı duyulmayan, görülmeyen, çocuklarına mahcup olanlar var.
Bursa’da, “Sana yardımcı olayım, falanca belediye başkanı, bürokratla görüşüp aş, iş temin edilsin” diye söze başlayanların yarı yolda bıraktığı, hayal kırıklığına uğrattığı onlarca insan sayabiliriz.
Adının Ahmet olduğunu söyleyen, 47 yaşında ümidini yitirmiş, yıllarca esnaflık yapmış ama vergileri ödeyemez hale gelmiş, sonra da çalıştığı iş yerinden kapının önüne konulmuş iki çocuğu olan bir baba. Evinin kirasını ödemekte zorlanmış, “aman kimseye borçlu olmayayım” demiş, eşyalarını toplayıp, yaşlı annesinin evine taşınmış.
Kendisini etrafa boş, çaresiz ve kızgın gözlerle bakarken Osmangazi ilçesi Tuzpazarı semtinde rastladım. Selam verdim, cılız bir ses tonuyla “aleykümselam” dedi.
Hiç çekinmeden, “hayrola, ne derdin var, evine hırsız mı girdi, hasta mısın, yoksa daha kötü bir şey mi oldu” diye soru sorduğumda, ağlamaklı oldu, sustu.
Yardımcı olabileceğimi söylediğimde asla dedi.
Benzi solmuştu.
Zaten adamı, gam ve keder bitiriyor. Üzüntüden, düşünmekten ülser olmuş.
Şimdi ne yapıyorsun dedim, kağıt, plastik topluyorum. Annem bizi ret etmedi, hanım, çocuklar iki odada yaşıyoruz.
Evlatlarının biri 13, diğeri 16 yaşında. Küçük olan kız, büyüğü okulu bırakmış babasıyla sokaklarda.
Yardım elini, valiliği, sosyal yardımlaşmayı, yardım edebilecek az sayıda vicdan sahibini hatırlatmama rağmen, bir kez daha “asla” dedi.
“Madem zor durumdasın, niye yardımı kabul etmiyorsun, yoksa bir çekincen veya başka bir sorunun mu var” deyince, “sabıkam yok, hırsız değilim, kimseye borcum da yok. Sadece vergiler hariç. Ama ümidimi yitirdim, kahrettim. Kendimi iyi hissetmiyorum, hastalık beni yıprattı. Zaman zaman kan tükürüyorum. Ölüm bana yakın.”
Annesinin evinde kalan, güvenini yitirmiş, acı çeken bir baba!
Görmek isterseniz, başınızı kaldırıp, koltuktan da kalktığınızda…
Bursa’nın sokaklarında böyle kan kusanlara, sızlayanlara, boş gözlerle etrafa bakanlara rastlarsınız.
Üzülerek iddia ediyorum,
Doğal gaza, enerjideki ama özellikle elektriğe yapılan yüzde 125’lik zam vatandaşı perişan edecek. Diğer zamları söylemeye gerek yok.
Böyle giderse.
Daha çok dramlar, kahırlar, facialar ortaya çıkacak.
Ama siz, hala etrafın güllük gülistanlık olduğunu söylüyor, geçim sıkıntısı olmadığı körlüğüne devam ediyorsanız, sokağa adımınızı attığınızda sizi karşılayacak felaketlere hazırlıklı olun!
Kısacası, her hakikati saklasanız bile, başınızı yastığa koyduğunuzda acı hakikatten saklanamazsınız.
Milyonlar kazanıp, hala biriktirme derdinde olanlar,
Biriktirdiklerinizi inleyenlerle paylaşmıyor, kibrinizle abat olup mutlu ve mesut yaşayacağınızı düşünüyorsanız, kabre girmeyeceğinizi mi sanıyorsanız?
Kimler geldi, kimler gitti!
Bakın tarihin sayfalarına, Karunlar, Firavunlar, padişahlar ve paşalar, neredeler şimdi?
Buradan yola çıkarak.
Mesela Vali Yakup Canbolat,
Şehrin bir ucuna medya ziyareti yaptığı gibi, ücra köşelere yığılanları da daha çok görmeli, gözetmeli.
Bir tarafta çorbaya ekmek doğrama derdinde olanlar, diğer tarafta ise fırının kapısında dünden kalma bayat ekmekleri ucuza almak için bekleyen dertli babalar.
Ve etrafında olup biteni umursamayanlar…