Komşumuz Ahmet amcaya 380, “iki odanın petekleri açık oğlum” diyen Hatice teyzeye 290, birisi 3, diğeri 6 yaşında çocukları olan Kadir’in dairesine 440 lira doğalgaz faturası gelmiş.

Her türlü tedbiri almamıza rağmen bizim eve bile, dün doğal gaz sayacını okuyan mahcup bakışlı görevli “sizin faturanız da 319 TL” dedi.

Elektrik faturalarının da doğal gazdan kalır yanı yok, eli kulağında yarın öbür gün canımızı acıtacak mesaj telefonlara gelecek.

Bu saydığım ikili cellat, emeklinin, işçinin, memurun, çiftçinin canını yakıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halka karşı kibir uyarılarını dinlemiyor.

Çünkü dolara endeksli.

Her şeyi silkeliyor, titretiyor, evlerde huzur yok, gelecek kaygısı çok!

Mesela,

Salı gününden beri acayip bir hava estiriliyor. Evet, dolar, euro düşüyor ama elektrik, doğal gaz, akaryakıt ve tüp fiyatlarında bir gerileme olmaması şaşkınlık meydana getiriyor.

Marketlerdeki birçok ürünlerde de, küçük düşüşler haricinde değişen bir şey yok.

Çünkü yukarıda işaret ettiğim insanlar dolarla maaş almıyorlar ki, göbeklerini kaşısınlar!

Allah aşkına 2 bin lira emekli maaşı alan biri, ayın sonunu getirmesi mümkün mü?

Kibir ve güç zehirlenmesinin etkisiyle çay ve simit hesabı yapan, mecliste bağıra bağıra konuşup, Reis beni bakan yapar mı acayipliğinde olan AK Parti’nin grup başkan vekiline göre her hanenin mutfak tablosu mükemmel!

Tamam,

Dolar düşüyor, hatta şuan 11 lira seviyelerinde.

Ama dar gelirlinin gözleri Nebati Bey’inki gibi ışıldamıyor.

Nasıl ışıldasın be Kamil!

Peynir, zeytin, süt, kırmızı- beyaz et ve ekmek fiyatlarındaki “kibre, şımarıklığa” yaklaşılmıyor, söz söylenmiyor, kaşlar çatılamıyor, itiraz edilemiyor, üzerlerine ölü toprağı serpilmişlerin ülkesinde.

Kısacası kur farkı başka, hakkını, maaşını alamayanlar başka. Kul Hakkı’nın gözyaşları bambaşka bir şey, gülüm!

Ah gidi ah!

Nereden nereye,

Hz. Ömer, yönetiminden sorumlu olduğu halkın karnı doyarsa “hamdolsun” diyen bir hükümdardı.

Şimdi ise slogan atan, takla atanlar, gerçeği söylemeyenler, saklayanlar, üç maymunu oynayanlar daha makbul!

Ama hepimize şu acıklı son var,

Anlamak istemeyenlere de, içinde çetin bir azap olan bir zamandan bahsediyor Yaratıcı, hem bu diyarda, hem öte diyarda.

Sahi kur garantili mevduat hesabı faiz olmuyor mu, elma denince susan, armut yiyince başka tarafa bakan Diyanet’in koltuğunda oturan Ali Erbaş!