İnsanın nutku tutuluyor.
Bu kadar da olur mu diyorsun ama oluyor işte. Sanki boğazı kesilip, her tarafa sıpıtıp atılmışlar!
Son yıllardaki hırsızlıkların, yolsuzlukların, liyakatsizlerin sayılarındaki artış, az sayıdaki yüzü kızaranların yüreğini sızlatıyor.
Öyle acayip bir süreçten geçiyoruz, utanmazlıklarla karşılaşıyoruz ki, adeta yürüdüğümüz sokaklarda, caddelerde mantar gibi pislik, irin fışkırıyor!
Emniyet Teşkilatı’nda uzun süre üst düzey görevlerde bulunan bir dostumun söyledikleri, ne zaman “Allah’ın evinde hırsızlık olayına şahit olsam” kulaklarımda çınlıyor:
“Hırsızlığın bile haysiyeti şerefi vardı, son 25 yılda hepsi bir birine karıştı. Öyle alçaklar var ki, insanı bile çalıyorlar” derken yumruklarını sıkarak sakinleşiyordu.
***
Dün, AK Parti Bursa İl Başkanlığına 100, Şehreküstü Meydanı’ndaki Müftülük Hizmet binasına 110 metre uzaklıktaki Zafranlık Camii’nin bahçesindeki şadırvanın çeşmelerini cumartesini pazara bağlayan gece çalmışlar.
Evet, evet hırsızlar, çalmış…
Nereden, Allah’ın evinden…!
“Cami avlusunda sigara içmek, yüksek sesle konuşmak yasak” tabelası asmak kolay ama mescitlerdeki eşyalara, şadırvandaki çeşmelere ayar çekenlerin sayısını azaltmayı düşünmesek te olur!
Annesinin kolundan bilezikleri almak için anasına pusu kuranları, komşusunun malına çökmek için çeşitli planlar yapanları görünce, Yaratıcının evinin soyulması gayet “normal” oluveriyor!
Konuya dönecek olursak,
İbadethanenin tuvaletlerini bekleyen Türkçeyi çat, pat bilen Afganlı, yanlış duymadınız Afganlı, yaşanan olaydan cami imamının izinli olduğu için haberinin olmadığını söyledi.
Hadi, maaşlı memur haftalık izne çıktı, peki haftanın son günü bu camiye, öğle, ikindi, akşam, yatsı namazı kılmaya gelenler suyun boşuna aktığını, çeşmelerin yerinde yeller estiğini görmelerine rağmen neden duyarsız davrandılar?
Neden olacak,
Artık camiler vicdanların bastırıldığı, tepki gösterilecek hadiselerin gündeme getirilmemesi için inanılmaz gayret gösterilen yerler olduğu için olabilir mi?
Helayı bekleyen Afganlı, suyun boşa akmaması için deliklere naylon poşet, gazete kağıdı ile tampon yapmış.
İşin diğer tuhaf yanı ise, camiye geldiğimde namaz kılan, omuzunda tek yıldız olan çevik kuvvet görevlisi polis memuru botlarını bağlıyordu. Yaşananlara tepki gösterirken, tek bir söz söylemedi, yorum yapmadı, gördüğü manzarayı seyretmekle yetindi ve çekip gitti!
Avluda oturan bir başkası da, mandalinasını yerken, söylenip duruyordu!
Çevredeki esnafa çeşmelerin çalındığını söylememe rağmen ilgisiz kaldılar. Ardından Osmangazi Müftülüğü’nü aradım mesai sonrası olduğu için kimseye ulaşamadım, zaten ulaşınca da bir şey olmuyor ki!
Ardından etrafta bulduğumuz tahta parçaları ile çeşmelere tıpa yaptık.
***
Evet, durum vahim.
Bir tarafta İHA’lar, SİHA’lar icat edilirken, diğer tarafta utanmazlık üretimine bir türlü set çekilemiyor!
Bursa’da birçok caminin şadırvanının, tuvaletinin çeşmeleri, ibadethanelerin içindeki para kasaları, yardım kutuları, mikrofonlar, ayakkabılar, lambalar, tek tük bile olsa avizeler çalınıyor.
Ne yazık ki,
Üç kuruş için talan edenler de “insan” ama…
Farkındaysanız bu ülkede insanlık çürüyor!
Narkoz verilmiş gibi tepkisizleşen, kültürsüzleştirilen, değerlerini yitirenler, slogan atmayı maharet sayıyor, belli bir makama geliyor, gösteriş meraklısı oluyor ama sonrası kocaman bir bataklık işte!
İnanın ümidimi yitiriyor, bazen deniz bitti sanıyorum.
Neden biliyor musunuz?
Gördüğü utanmazlığa, haysiyetsizliğe karşı üç maymunu oynayan,
Köşe başlarında dalkavukluk yapıp, özel mesajlarda kurtarıcı gibi davranmaların, “kaç yüzlü ve kaç paralık” olduklarının acıklı, ruhsuz fotoğrafları her zamankinden daha çok karşımıza çıkıyor!
Zaten bizim memlekette, “bile bile yanlış yapan yok, olsa da bizim adam” oluyor ama ölü taklidi yapan çok!
Ama şu var, “kendi sözünden sapanlar, düşene tekme vuranlara susanlar için” açıklı bir son var gülüm!