Bayrağımız için çok güzel bir şiir yazarak, “Bayrak Şairi” unvanını alan Mehmet Ârif Nihat Asya, Çatalca’da doğdu. 1927’de İstanbul Dâru’l-Muallimîn (Yüksek Öğretmen Okulu) Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde ve Kıbrıs’ta edebiyat öğretmenliği ve müdürlük yaptı. Adana Milletvekili olarak da TBMM’de görev yaptı. Ankara Gazi Lisesi edebiyat öğretmenliğinden emekliye ayrıldı. Ayrıca bazı günlük gazete ve dergilerde çok sayıda yazı ve makale yazdı.
Ârif Nihat Asya, gönlü Allah, Peygamber, vatan, bayrak, millet ve tabiat güzellikleri için çarpan bir şairdi. Çok sayıda şiir yayımladı. Allah’a yakarışlarını “Duâ”, sevgili Peygamber (s.a.s.) Efendimize olan sevgisini “Naat”, ay-yıldızlı bayrağımıza duyduğu sevgi ve saygısını “Bayrak” şiirleriyle dile getirdi. Anne ve çocuklar için şiirler kaleme aldığı gibi, gençler için de şiirler yazdı. “Fetih Marşı”nda; gençlerimizin Fatih Sultan Mehmet gibi idealist olmaları gerektiğine dikkat çekti.
Ârif Nihat Asya, tarihine,vatanına ve milletine hayran bir inanç eriydi. O, aynı zamanda Türk-İslâm dünyasının sıkıntı ve acılarını içinde hisseden duyarlı bir şair ve yazardı.
Ârif Nihat Asya’nın en tanınmış eserleri şunlardır:
Âyetler (şiir), Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor (şiir), Kökler ve Dallar (şiir), Duâlar ve Âminler (şiir), Kovada Kalan (şiir), Nisan (şiir), Kıbrıs Rubaileri (şiir), Aynalarda Kalan (şiir), Avrupa’dan Rubailer (şiir), Kubbe-i Hadrâ (Mevlânâ Üzerine), Kanatlar ve Gagalar (özdeyişler), Nesirler (deneme-düşünce).
Ârif Nihat Asya’nın şiirlerinden örnekler
“Çocuk ve ağaç” Şiirinden
Çocuk, çok sevdi ağacı...
Verirdi ona, her kış
Çiçekleri olaydı!
Ağaç, çok sevdi çocuğu...
Öperdi altın saçlarından
Dudakları olaydı!
Ve ona öptürmek için,
Eğilirdi yerlere kadar;
Yanakları olaydı!
(........)
“Anne” Şiirinden
(........)
Bir dediğini iki
Etmeyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim, sana
O kadar ısındım ki..
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim.
Gün oldu kırdın...
İncinmedim:
İlk oyuncağın
Ben oldum, yavrum,
Son oyuncağın
Ben oldum!
Lâyık değildim;
Lâyık gördüler:
Annen oldum yavrum
Annen oldum!
“Fetih marşı” Şiirinden
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek..
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek!
Yürü: Hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
(........)
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan’dan...
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın!
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
(.......)
“Duâ” Şiirinden
Biz, kısık sesleriz, minareleri,
Sen, ezansız bırakma, Allah’ım!
Ya çağır şurda bal yapanların;
Ya kovansız bırakma, Allah’ım!
(........)
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız
Ve vatansız bırakma, Allah’ım!
(........)
Müslümanlıkla yoğrulan bu yurdu
Müslümansız bırakma, Allah’ım!
“Bayrak” Şiirinden
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
(........)
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay-yıldızının ışığı yeter.