Uludağ’da yılın 12 ayı turizm yapılamaması, yapılmaması için adeta pısırık davranılması bu şehri yönetenlerin ayıbı olsa gerek.

Neden böyle diyorum,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde Uludağ’ı Davos yapacaklarını söylediği için. 

2018 yılının ilk günleriydi, “Dört Mevsim Uludağ Çalıştayı” için zirveye aklınıza kim geliyorsa gelmişti. Dönemin eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu katılmış, Bursa’ya vefa borcu olduğunu, Uludağ’ı en kısa sürede ayağa kaldıracaklarından söz etmişti.

Ardından kürsüye, son başbakan yardımcısı, o dönemin Bursa milletvekili Hakan Çavuşoğlu çıkmış, esip gürleyerek Uludağ’ı 12 ay turizme kazandırmak için düğmeye bastıklarını dile getirmişti.

Gelin görün ki Çavuşoğlu, vekil olarak sorumluluğunu seçildiği şehrin turizmine, sorunlarına, hızlı trene, Şehir Hastanesi’nin ulaşımına ayırmak yerine, Mudanya Üniversitesi’nin Ankara’da ruhsat alabilmesi için yoğun çaba gösterdiğine şahit olduk.

Allah’ın bir tane kulu da çıkıp bu faniye, “sen Bursa’ya çok zaman kaybettirdin, bir özür borcun var” demedi, diyemedi.

Hatırlatmak gerekirse,

1980’li yıllarda o zaman ikinci bölgenin olmadığı, tesisleşmenin dönemin koşullarına göre olduğu Uludağ’ı, Bursaspor, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor yaz kampı için tercih ediyordu.

Şu bir gerçek ki, liyakat pazarda satılmıyor. Eleştiriyi dikkate almak ve doğru kişilerle hareket etmekle ortaya çıkıyor.

O çalıştayın üzerinden 5 seneden fazla bir zaman geçti. Şimdi Uludağ için Alan Başkanlığı adımı atıldı.

Eleştiriler var, eleştirenler var, yanı sıra savunanlar da…

Geçenlerde Nilüfer’i 20 yıldan fazla yöneten, bu süre içinde ilçeyi hakiki bir beton yığınına dönüştüğünü fark edemeyen Mustafa Bozbey, “zirvenin yapılaşmaya açılmasına karşı olduğunu” sosyal medya hesabından duyurarak kendisini hatırlattı.

Salı günü yapılan BTSO meclis toplantısında söz alan, bir ara İYİ Parti’de  aktif siyaset yapan TÜRSAB Başkan Yardımcısı Hasan Eker ise, parti yöneticielrinden daha farklı  pencereden bakarak, Alan başkanlığına karşı çıkmanın yanlış olduğunu söyledi.

Ve ekledi: “Şayet yasada oranın imara açılmasıyla ilgili bir eksiklik varsa buna karşı çıkılıp, yasal düzenleme istenebilir. Uludağ Alan Başkanlığı’na karşı çıkmak, olmasın demek yanlıştır.”

Eker, özellikle ağacın olmadığı ikinci bölgenin tesisleşme anlamında müsait olduğunu işaret ediyor.

Zaten, birinci bölgedeki otellerin bir bölümü yıkılıp ikinci bölgeye taşınması durumunda, kayak pistlerinin genişlemesi fikri uzun yıllardır gündemde. Mesela, büyük otel ve Ağaoğlu’nun oteli bu sebepten dolayı 5 sene önce yıkılmıştı.

Evet, takip edilip, talan yaptırmadan, “çarşı her şeye karşı” şeklinde hareket etmeden, Uludağ’ı dört mevsim turizme açmak doğru bir fikir.

Her ne kadar…

Şehrimizin aşırı betonlaşması, dağın arkasındaki göletlerin çoğalması ısıyı arttırdığı için eskisi gibi Uludağ’a kar yağmıyorsa da, yılın geri kalan 9 ayı zirvedeki otellerin tam kapasiteyle çalışması Bursa için kazanç olacağını düşünüyorum.

Dolayısıyla, Hasan Eker’in zirve için söylediklerine ve farklı düşüncelerin söyleyeceklerine kulak kabartmak lazım.

***

Bursa Business School kapılarını açıyor

BTSO’nun vizyon projesi hayata geçiyor.

Uludağ Kirazlıyayla’daki Sanatoryumu BTSO bakanlıktan kiralamıştı.

Burası elden geçirildi, restore edildi, tefrişatı yapıldı ve Uludağ Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (UYEM)  Bursa Business School,  Ağustos’un son haftasında kapılarını açıyor.

UYEM’in, Bursa’nın tanıtımında büyük rol oynayacağına inanıyorum.

Siyaset ve iş dünyasının önemli aktörleri nasıl ki İsviçre’nin Davos köyünde bir araya geliyorsa, Kirazlıyayla’daki BTSO’nun Business School kamp alanı, şehrimizin markası olacak.

Bu arada İbrahim Burkay, açılış duyurusunu yaptığı UYEM’e önemli konuklar getireceğini duyuyoruz.

Bakalım o gün, kimleri göreceğiz?