Kiminle konuşsam, kime mikrofon uzatsak dert belli; zam yağmuru, ümitsizlik, alım gücünün yok olması.

Gençlerle bir araya geldiğimizde,

Çoğu üniversite mezunu, zincir marketlerin cenderesinden geçerken, abartısız söylüyorum yüzde 70’i yurt dışını hayal ediyor. Yasal yolları bıraktık, kaçak yollardan gitmenin derdindeler.

Bu yoksulluğu, yok oluşu, ümitsizliği dertlenenler var mı diye aklınıza gelirse…

Elbette var ama sayıları gittikçe azalıyor. Daha çok şova dayalı mevzulara akıllarını çalıştıranlar çoğunlukta.

Temayül yoklamasında numara çekip, ilk sıraya sıçradıktan sonra soluğu TBMM’de alanlar gibi.

Bakın, asgari ücrete Kurban Bayramı öncesi artış yapıldı.

Daha maaş emekçinin cebine girmeden eridi, gitti.

Ya emekliler!

Birçoğu hayal kırıklığına uğramış durumda; ışığı görmüş tavşan gibi gözlerini ovuşturuyorlar ama nafile!

Gençler deyince, gazeteci kardeşim, hemşerimiz, meslektaşım Sercan Selçuk, okulunu okuduğu, doktorasını yapmakla meşgul olduğu mesleğini bırakıp, rizikoyu, sıkıntıları göğüsleyerek hem de eşiyle birlikte ABD’ye gitti.

Böyle bir enteresanlık yaşanırken, Bursa’da gazeteci derneklerinin başkanlarından çıt çıkmadı, hele özgürlük, demokrasi başta olmak üzere mevcut iktidardan dert yanan birtakım abilerden bir tek söz duymadık, tek satır yazısını okuyamadık.

Ne gerek var, Demokrasi ve Uzlaşma Grubu toplantılarında ülke kurtarmak daha şahane!

***

Geçtiğimiz gün Mudanya Üniversitesi’ndeki basın toplantısına katıldık. Eğitimci, aynı zamanda Sınav Dershaneleri’nin kurucusu, üniversitenin mütevelli heyeti başkanı Gıyasettin Bingöl’ü dinledik.

Gıyasettin Hoca, hayalini gerçekleştirdiğini bir kez daha yeniledi. Sıvan çatısı altında emekçilerin, dar gelirli ailelerin çocuklarının da eğitim gördüğünü söyledi.

Üniversiteye 6 yeni bölüm daha eklendiğini belirtti, Bursa’nın eğitim alanında öncü illerden birisi olduğunu ifade etti.

Yukarıda belirtiğim gibi üniversite öğrencilerinin mezun olduktan sonra hayallerini gerçekleştirememelerinden dolayı yurt dışına gitmelerine ilişkin soruya Bingöl, Mudanya Üniversitesi’nden mezun olanlara istihdam alanı sağlayacağına yönelik cevap verdi.

Yani, gel Mudanya Üniversitesi’ne oku, mezun ol, işin hazır. “ Çocuk gelişimi okuyan öğrencilere iş garantisi veriyoruz. Şu anda ben 300 kişi almaya hazırım" dedi.

Gıyasettin Hoca’yla istihdamla ilgili görüştüğümde, mezun olan öğrencilerle ilgili sağlık alanında iş sıkıntısı çekilmeyeceğini, sanayicilerle de protokol imzalayarak gençlerin hayallerini gerçekleştireceklerini söyledi.

Tabi, Sınav Dershaneleri’nde çalışan öğretmenlerin ne kadar maaş aldığını sorduğumda ise Bingöl, “maaş konusu mahrem bir konu” dedi. Asgari ücrete ve memur maaşlarına yapılan artışın ardından, öğretmenlerin maaşlarına da zam yapılacağını kaydetti.

Maaşların hangi oranda olduğunu sizler tahmin edin artık.

Bu arada Sınav Dershaneleri’nde çalışan öğretmenlerle ilgili bir sürü dedikodu ortaya atılıyor, maaşlarının asgari ücret seviyesinde olduğunu söyleyenler çıkıyor.

Eğer böyle bir şey varsa; muhatapları, maaşlardan yakınanlar çıksın konuşsun.

Öyle masanın altında mıy mıy yapmaya gerek yok. Böylelikle birilerinin de boyası dökülür, ezberi bozulur.

Gençlere dönecek olursak, yıllarca oku, aileler evlatları için binlerce TL harcasın, borcun altına girsin,  kredi cellatlarına boyunlarını uzatsınlar…

Sonra da fakülteden mezun olduklarında iş bulamasın, çaresizlikten kasiyerlik yapsın veya  20 bin liraya talim etsinler.

Bunun adına, “çalış köse, ye Mehmet ağa “ deniyor. Bu ülkede aldıkları, kazandıkları maaşla bırakın evi, otomobil bile alamıyor üniversiteliler.

Şimdilerde aracı olanlar ise, akaryakıta yapılan zam yağmuru karşısında otomobillerini kapısının önüne köpek gibi bağlamak zorunda kalıyor!

Sonrası malum işte, umuda yolculuk!

Dertli çok, dertlenen az.

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in savaş döneminde İstanbul’da söylediği şu sözü geldi yine aklıma, “Düşmanlarımız burada ama dostlarımız nerede?”

Mudanya Üniversitesi’yle bitirelim,

Gıyasettin Bingöl ve hocalarından Bursa adına bir talebim olacak, üniversiteniz ülkeye örnek olacak projelere imza atması adına, tersine göç başta olmak üzere, tarım ve hayvancılıkla kalkınmayı da öne çıkarmalılar.

Yağmur suyu şehrimizin caddelerinden akıp lağımlara karışıyor, kaldırımlara ihtiyacımız olduğunu bir türlü kestiremiyor yöneticilerimiz. 

Dolayısıyla, bu  bilim yuvasından fışkıracak eleştiri ve önerilere ihtiyacımız var. "Gelene ağam, gidene paşam"  bir yere kadar!

Kısacası,

Bursa’yı yönetenlerin uykularını kaçırmak için ellernden geleni yapmak zorunda olduklarını düşünüyorum.