Hz. İbrahim (a.s.)’ın kavmi:
Putlara taptılar,
sapık liderlerin izinden gittiler,
günahkârlara uydular.
Hz. Musa (a.s.)’ın kavmi:
Yalancı ve nankör oldular.
zulmettiler, zâlim oldular,
hakk’ı inkâr ettiler, küfrettiler,
Hz. Nuh (a.s.)’ın kavmi:
İnkârcı idiler,
aşağılık duygusuna kapıldılar,
çeşitli cinâyetler işleyerek cana kıydılar,
Hz. Hud (a.s.)’ın kavmi:
Aşırı eğlenceye daldılar,
dünyaya ebedî imiş gibi bağlandılar,
inananlarla ve inançlarla alay ettiler.
Hz. Lut (a.s.)’ın kavmi:
Homoseksüel (livatacı) ve zanî idiler,
kadınlara ihânet ettiler, inananları sürgün ettiler.
Hz. Şuayb (a.s.)’ın kavmi:
Ölçü ve tartıda hile yaparlardı, haram kazanca ve haram yemeye çok düşkündüler, yağmacı idiler, mülkiyeti gasp ederlerdi.
Hz. Sâlih (a.s.)’ın kavmi:
Lüks ve konfor tutkunu idiler, kâfirlerin emrine itaat ederlerdi, zevk ve eğlenceye aşırı düşkündüler. Kısaca hepsi de ahlâksızlık, müstehcenlik, şirk ve küfre saptıkları için helâk oldular.
Ey Müslüman kardeşim!
Yukarıda geçen ve geçmiş kavimlerin mahvolmasına sebep olan kötülüklere neyinle âlet veya vâsıta oluyorsun?
Kendinle mi, kızın ve oğlunla mı? ticâretinle mi, siyâsetinle mi, verdiğin oyla mı, mevkî ve makâmınla mı, paranla mı, kazancınla mı, fikir ve düşüncenle mi, okuduğun müstehcen gazete ve mecmualarınla mı?
Söyle! kötülere ve kötülüklere yardımcı oluyor musun? eğer olmuyorsan ne mutlu sana, yoksa vay hâline! çünkü ahlâksızlığın ve ahlâksızların sonu dünya ve âhirette hüsrandır.
Ne mutlu Allah ve Rasûlü (s.a.s.)’ne tâbi olanlara!