Bu deprem, 1999’un izlerini sildi, süpürdü.
10 şehir ve ilçelerinde hasar çok büyük.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “80 yıldır en büyük felaket” itirafında bulundu.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Cüneyt Özdemir'in “kaç bina yıkıldı tespit edebildiniz mi?” sorusuna, “60.000 nüfuslu ilçenin yarısından çoğu yok, tam bir felaket var” yanıtını verdi.
Böyle işte,
Yeterli ekipman, kepçe, iş makinası yok, ulaşım aksıyor, yollar kağıt parçası gibi savrulmuş, viyadükler çökmüş.
Birçok vatandaş, depremzedeler, “AFAD yok, yardım yok, yiyecek yok” diyor.
Korkunç bir sarsıntı, havaalanı ve hastaneler bile hasar aldı. Sağlamlık testinden, bazı kamu binaları dahi geçemedi. Yıkım çok büyük.
AFAD ekipleri nereye yetişeceğini bilemiyor.
Enkaz altında bir anne, “bebeğim ağlamaktan yoruldu” diyerek ağlıyor.
Yine enkazdan bir ses, “bize yardım edin, bize yardım edin.”
İnsanlar çaresiz.
Hatay’da hasarın tarifini yapmak çok zor, bin 200 bina yıkılmış.
Maraş da öyle.
Adıyaman çökmüş.
Yaptığı şebekliklerle tarihe geçenlerde var elbette.
Mehmet Metiner, sosyal medya hesabına, "Ölenleri geri getiremeyiz lakin Adıyaman'ı yeniden onaracak Reis’imiz var" notunu yazıyor, tepkiler gelince de paylaşımını siliyor.
Göçük altında kalanlarla alay eden gençler!
Marketleri yağmalayanlar…
24 yıl önce Marmara depreminde pet şişe suya zam yapan onursuz, haysiyetsizler vardı. Şimdi battaniye fiyatlarına zam yapanlar var, çürüme azalacağına artıyor.
Ya yayını değiştirmeyip, kadın programına devam eden havuz medyasına ne demeli!
Hakikaten çok üzücü,
Dikey ve çürük mimariler, un ufak oldu.
Sadece bir şehre değil, şehirlere ihanet etmişiz.
Büyük şehirlerdeki ovalar imara açıldı. Batı kentleri ranta kurban ediliyor, daire sahibi olmak için kredi bataklığına sürüklenenler ise nefes alamıyor.
Anadolu ise sistemli olarak küçültülüyor.
***
Şimdi buradan çağrı yapıyorum, sağlık turizminin merkezi olacağı söylenen, ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Sıcaksu, diğer adıyla Tabakhaneler Bölgesi TOKİ’ye peşkeş çekildi İnşaat başladı ama ne olursunuz vazgeçin, bu yumuşak zemini mezarlığa dönüştürmeyin.
Adana’nın sokaklarında, gökyüzünü hapsetmiş, 19 katlı binaların çöktüğünü gördük.
Bakan, milletvekili gördüğünde, yaşanan utanmazlıkları sıralamak yerine, takla atan dernek yöneticileri!
Şubat soğuğu altında, son yüz yılın en sarsıcı, yıkıcı depreminden dolayı yok olan binaların altında kurtarılmayı bekleyenler.
Yaşamak isterken, enkaz altında sala seslerini duyanlar.
İşini, evini, çocuğunu, annesini, eşini kaybedenler.
Ne yazık ki…
Geçmiş olsun Türkiye diyoruz ama maalesef geçmiyor.
Bizi deprem değil, çürük binaların yapılmasına göz yuman çürümüş, güç zehirlenmesine uğrayanlar öldürüyor!