Geçtiğimiz Aralık’ta döviz kurunda acayip şeyler olmuştu.
Dolar 18 TL’yi görmüş, ardından da 11.10 seviyesine kadar düşmüştü.
Yaklaşık 4-5 aya yakın ise 14 sevilerinde gezindi.
Sonrasında,
Mayıs ortasında yaşanan hareketliğin ardından, 14 duvarını da yıktı. Şu an dolar Türk lirası karşısında 16,45, Euro 17,60’larda.
Gözlerimiz maalesef ışıldamıyor.
Görünen tablo, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Necati’yi mahcup ediyor.
Geçtiğimiz gün Bursa Ticaret ve Sanayi Odası meclis toplantısında iş insanlarına sunum yapan ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel gerçekçi konuştu. Tribünlere oynamadığı gibi, hayal de satmadı, gerçek olan tabloyu gözler önüne serdi, TL’nin değer kaybının süreceğini söyledi.
Gürlesel, doğalgaza gelen son zammın enflasyonu daha da arttıracağına dikkat çekti. Bu durumun geçici olduğunu kamuoyuna duyuran Nebati’nin aksine, geçici değil, uzun vadeli bir sıkıntıdan söz etti.
Üretemediğini döviz karşılığı satın almanın bedeli belli, fiyat artışları!
Fuat Hoca Eylül ayını işaret ederek, kurda yeniden bir artışla karşı karşıya kalınabileceğini hatırlattı.
Türkiye’nin kısa vadede ödemesi gereken borcunun 181,2 milyar dolar olduğunu anımsattı.
Bırakın gözlerimizi, ruhumuz daraldı; acayip bir süreçten geçiyoruz. Fiyat artışlarını durduracaklarını duyuran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışının üzerinden aylar geçti ama hayat pahalılığı artarak devam ediyor.
Elektriğe ve doğalgaza yapılan son zamlar, girdi maliyetlerini tetiklememesi mümkün mü?
Yaz geldi, kombileri kapattık. Tam da canımızı acıtan gaz faturalarını kısa süreliğine unutacağız derken; yağmurdan kaçmaya çalışırken, elektrik zammı vatandaşı yine çarptı.
***
Bu gidiş iyi değil, elimizi neye uzatsak zamla karşılaşıyoruz.
Verimli tarım topraklarına sahip Türkiye’de, çocuklarına karpuz yediremeyen, ikram edemeyen babalar var.
Bu utanç tablosunu çizen çiftçimiz değil!
Şöyle bir hatırlayalım, geçtiğimiz yıl 1 litre süt 3,5 TL idi, şimdi 12 lira.
Tarım ve Orman Bakanı isyan eden, feryat ederek sesini duyurmaya çalışan, girdi maliyetlerini düşürülmesini isteyenleri duymamak için etrafındaki etten duvarlarla geziyor, Anadolu’daki tükenişi görmüyor!
Kısacası, işçi, emekli fakirleşiyor, esnaf kredi bataklığında çırpınırken boğuluyor.
Alım gücü dibe vurmuş.
Tüm bu gelişmelere rağmen, vatandaşını enflasyona ezdirmeyeceğiz çıkışları yapan iktidarın, Temmuz ayında şapkadan ne çıkaracağını hep birlikte göreceğiz.
Ama şimdi gördüklerimiz çok acı, bir adam Galata’da kendini yakıyor, bir baba çocuğunu öldürdükten sonra intihar ediyor. Bir başkası, birinin kulağını kesiyor. Bir diğer faşist ise bankta oturan Suriyeli yaşlı kadına tekme atıyor. Bu arada, ahlaksızlık zirve yapmış. Sahi faiz helal mi Ali Erbaş, bu yaz sıcağında makam aracında üşütme, bir de sizi düşünmeyelim sonra…
İnanılmaz hayal kırıklıkları yaşıyorum, kalkınacağız diyenler, birçok şeyi ortadan kaldırıyor. Oy verenler tökezliyor, kan kusuyor, sofralar küçülüyor.
Dünün mangalda kül bırakmayan, “demokrat olun, vicdanlı olun” diyen, durumu sürekli idare eden yazarları da çiçek böcek yazıp, yazlıklarında günlerini gün ediyor. Anlaşılan… Tek dertleri duruş değil, kuruş olduğu ortaya çıkıyor.
Cümbür cemaat çürüyoruz, yok oluyoruz, Cemal!