Kıymetini bilemediğimiz, saymakla bitiremediğimiz değerlerimiz, birer, ikişer yok ediliyor.

Mesela,

“İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sağlığın, fakirlik gelmeden zenginliğin, boş zamanın ve ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilin” uyarısında bulunuyor Hz. Peygamber.

Peki, bu uyarı işe yarıyor mu, pek sanmam!

Maraş merkezli depremde 5 şehrimiz adeta haritandan silindi.

Enkaz altından cansız bedenleri çıkarılanlar, o tozun, beton parçalarının arasında altınlarını, dolarlarını, eurolarını bıraktılar, çekip gittiler bu fani dünyadan.

Bölgede görev yapan en az 10 polis memuruyla konuştum, arama, kurtarma adı altında, yıkılan binlerce binanın dairelerinde kaybolan kıymetli eşyalardan bahsettiler.

Dirilerin evini soyanların, yolsuzluk yapanların, imar yolsuzluğuna imza atan namussuzların ülkesinde, ölülerin soyulmasına şaşırmamak lazım!

***

Şöyle bakın, Anadolu kentleri üretimsizlik teşvik edilircesine insansızlaştırılıyor!

Buna karşılık, batı şehirleri de acayip şekilde göç alıyor, nefes alamaz hale getiriliyor. Tek dert, tasa, vatandaşı önce bilinçsizleştirip, sonra borçlandırarak daire satmak!

30 yıl önceki Bursa’yı gözünüzün önünden geçirin, ovası, bayırı, köşesi, kenarı dikey mimari işgaline uğradı, betonlaştırıldı, sanayi ablukasıyla bunaltıldı.

Geçen hafta, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Nilüfer Barajı’nın kuruduğunu, Doğancı Barajı’ndaki seviyenin yüzde 24’e düştüğünü açıkladı.

Kadim şehrin kuraklık tehdidi altında olduğunu belirtti, su tasarrufu çağrısında bulunurken, “İstirham ediyorum. Evlerde, camilerde veya iş yerlerinde kullandıkları suyu ziyan etmesinler. Her damlayı önemseyerek kullanalım” dedi.

Hatırlatmak gerekirse Aktaş, geçen sene de su tasarrufuna dikkat çekmişti.

Elbette camide, evde su tasarrufu yapılsın, yapılmalı da.

Ama…

Bursa’nın suyunu, canını, ciğerini kurutan dairelerde, camilerde kullanılanlar değil, Alinur Aktaş!

Kuraklık uyarısı yaparken, başını yastığa koymadan, vicdanınla baş başa kaldığında tersine göçü de gündeme getirmeliyim, ülkemizin farklı yerlerinden yıllar önce Bursa’ya gelip zengin olanların, memleketlerinde yatırım yapmalarını ilk fırsatta dillendirip, “Türkiye’nin gündemine gelme” cesareti de göstermelisin.

Cumhurbaşkanı yatay mimari demesine rağmen, hangi ilişkiler yumağı içinde olunduğunu itiraf edip, Yunuseli Havaalanı güzergahındaki Downtown'un dairelerini Dubai'de, Kuveyt'te pazarlama derdinde olan Mustafa Dündar’ın da ezberini bozmalısın, Başkan Aktaş.

İzmir yolu, Mudanya yolu, İstanbul Caddesi’ndeki ucubelerden de bahsetmelisin.

Nilüfer’in CHP’li belediye eliyle ne hale getirildiğine de değinmelisin.

Sen de biliyorsun ama işi camiye, eve bağlayıp, organize sanayilerde, fabrikaların izin alarak açtığı bin 372 su kuyusunu gündeme getirmiyorsun.

Bir de bunlara izin alınmadan açılan kaçak su kuyularını ekleyelim.

Geçen yıl çıkardığı gazetede çok önemli haberlere imza atan meslektaşım Nurullah Nuri Yavuz, şehrimizin su sorununu, hortumlanmasını şöyle izah etmişti:

“Uluslararası araştırmalar ve bilimsel raporlara göre 4 kişilik bir ailenin günlük su tüketimi 400-800 litre arasında değişiyor. Aylık olarak ise konutlarda en düşük 13, en yüksek 25 metreküp gibi bir su tüketimi olduğu araştırmalara yansıyor. Bunun yanında yine sektörel araştırmalara göre 1 kilo tekstil üretimi için 100-400 litre su kullanılıyor. Tekstil sektörünün merkezi konumundaki Bursa’da özellikle boyahaneler başta olmak üzere birçok fabrikanın günlük su kullanımı, hane kullanımı istatistiklerinin çok ötesine geçiyor. Örneğin Bursa’da sadece bir firmanın yeraltından günde 10 bin metreküp su çektiği biliniyor. Su tasarrufu ve verimlilik bağlamında bakıldığında atık suyun arıtılmasından öte geri kazanımı artık büyük önem arz ediyor. Bu kapsamda sanayi kuruluşları ve bölgelerinin atık suyu geri kazanım yatırımları yapmasının teşvik edilmesi ve bunun bir zorunluluğa dönüşmesi gerekiyor.”

Neymiş, 1 kilo tekstil üretimi için 100 ile 400 litre arasında su heba ediliyormuş.

İşte böyle Alinur Aktaş, önce şehrin doğu girişindeki meşrubat fabrikasının içinde kaç tane su kuyusu var onu açıkla!

Uludağ’ın suyunu hortumla çeken, şişeleyip, kutsal damacanalara koyup satan su fabrikalarının Bursa’ya nasıl kötülük yaptıklarını anlat!

Sonra kalk, camide, evde, dairede su tasarrufu istirhamında bulun!