Kitabın kenarından filan değil, tam ortasından konuşayım.
Mıy mıy yaparak, susarak kimse doğruyu bulamıyor, bulması da mümkün değil.
Allah, hiçbir anne ve babaya evlat acısı vermesin. İmtihan etmemesi için de doğru akılla hareket etmesini nasip etsin.
SMA hastalığı, bazı ailelerin üzüntüsü, kahrı.
Test yaptırmayı bilmeyen, ihmal edenlerin, sonradan ah, vah diyerek ağladığı tedavisi çok pahalı bir illet!
Devlet mekanizmasını döndüren iktidarın elinden gelen, maddi zorluk çekenlere, evlatları için bu moralleri bozan, çökerten hastalıkla ilgili yardım imkanını genişletmek.
Bursa’nın Osmangazi İlçesi’nin Şehreküstü Meydanı, Osmangazi Metro İstasyonu civarı ve Kent Meydanı’nda, valilikten aldıkları izinle hasta çocuklarına yardım toplayanların stantlarına rastlıyorsunuz.
Kimisi yapay zekaya, kimisi de kendi sesleriyle şeffaf kumbaraların yanına koydukları bant kayıtlarıyla resmi izinli dilencilik yapıyorlar!
Bazılarını yaklaşık 2 seneyi aşkındır takip ediyorum, “evladımızın ilaca ihtiyacı var, bunun içinde 60 milyar lazım, az çok demeyin, damlaya damlaya göl olur” diyerek vatandaştan para istiyorlar.
Falanca bebeğin annesinin sesini, yukarıda saydığım alanlarda görebilirsiniz. Yani stant sadece bir noktada değil, farklı meydanlarda.
Günde 40 bin lira toplayan da var, 20 bin lira da.
Farklı yerlerde 3-4 stantı olanlarda.
Sorduğunuzda, akşam olduğunda, şahitler huzurunda toplanan paraların bankaya yatırıldığını söylüyorlar.
Kimileri ise, “belirlenen iban adresine yatırıyoruz” diyorlar.
Takip yok, kontrol yok, şahit yok, kimin huzurunda bu paraları sayıyorsunuz diyen yok.
Ya ne var,
“İnanın arkadaş, bizim evladımız hasta, ne yapacaktık paraları cebe mi atacaktık?” iması var!
Şöyle hafızanızı yoklayın, ilkokul çağındaki çocuğunu dilendiren aileleri hatırlayın.
Çöp konteynerlerinin yanında bebekleriyle, 4-6 yaşlarında çocuklarıyla duygu sömürüsü yapanlara da rastlamışsınızdır.
Bitmedi, kucaklarına aldıkları, sırtlarına bağladıkları bebeklerle dilenen kadınları da görmüşsünüzdür.
Yani, kontrolü kendi ellerinde olan, takibi yapılmayan SMA hastalarının kumbaralarından çıkan paraların belirlenen hesaplara yatıp yatmadığı kesinlikle takip edilmesi gerekiyor.
Suiistimallerin önüne geçilmesi şart; bu işi yapacak olan, tabi ki devletin yetkili birimleri.
Daha çok yeni, şehrimize Ağustos ayında vali olarak atanan Erol Ayyıldız’ın adını kullanıp, vatandaşı telefonla arayan bazı sahtekarlar, “hayırsever iş insanları, esnaf ve vatandaşlardan” yardım talebinde bulundukları için, Bursa Valiliği açıklama yapmak zorunda kalmış, yurttaşlar uyarılmıştı.
Bu konu çok hassas ama kimse kimsenin iyi niyetini sömürmemesi gerekiyor. Devletin görevi vatandaşının malını, canını korumak olduğu kadar, dolandırılmasının da önüne geçecek adımlar atmasıdır.
Kısacası bu aileler takibe alınsın, kumbaralardan çıkanların direkt hesaplara yatırılıp yatırılmadığı kontrol edilsin.
***
Bu arada, söz Vali Erol Ayyıldız’dan açılmışken, başka bir hususa da dikkat çekmek istiyorum.
Ellerinde dosyalarla halkın önünü taciz eder gibi kesen dolandırıcılar, ellerindeki makbuzları da algı oluşmak için göstererek, Osmangazi Metro istasyonu civarında “biz üniversite öğrencisiyiz, hasta kardeşlerimiz için para topluyoruz” diyerek, özellikle gençleri ağlarına düşürüp, paralarını alıyorlar.
Sıkı durun,
Bu çakallar yüzde 40, yüzde 50 komisyonla çalışıyorlar. Yani günde 4 bin toplayan 2 bin lirayı cebe indiriyor.
Nasıl ama güzel meslek değil mi; 40 yılla yargılanan naylon faturacı karı kocanın farklı versiyonları. Şehrin göbeğinde dümen tutmuşlar ama yanı başlarında Bursa Emniyet Müdürlüğü’nde görevli üniformalı, sivil polisler bunlara “siz ne yapıyorsunuz” demiyor.
Oysa kanun polise, şüphelendiği şahsı sorgulama yetkisi vermiş.
Geçtiğimiz hafta, malum meydanda üniformalı yeni mezun polis memuruna, “bu şahıslar vatandaşı dolandırıyor, siz fark etmiyor musunuz” dediğimde, bana, “onların izin belgeleri olabilir, eğer şikayet etmek istiyorsanız 112’yi arayın” demişti.
Nasıl ama süper değil mi?
112’yi ara şikâyet et!
Bunu diyen kim, devletin polisi.
O zaman,
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya neden her sabah suç örgütlerinin ensesine bindik diyor ki! Gitsin evinde otursun, karışmasın etliye, sütlüye.
Vali Erol Ayyıldız ve Emniyet Müdürü Sabit Akın Zaimoğlu’nu görev yaptıkları şehrin sokak ve caddelerinde tebdili kıyafetle gezmelerini tavsiye ediyorum. Şaşıracaklarına, üzüleceklerine, vicdanlarının sızlayacağına şimdiden garanti edebilirim.