Musibetlerin en kötüsü, insani değerleri kaybetmekle başlıyor.
Yanı sıra, iyiliği yalnızca yardımlaşmaktan, ihtiyaç sahiplerini sevindirmekle olmadığını da bilmek gerekir.
İnsan, her hareketi, eylemi, duruşu ile örnek olmalı.
Mesela yere düşüne tekme atanlara karşı kaşlarını çatmalı, mazlumdan yana tavır takınmalı.
Kim yolsuzluk yapıyor, iş takibine çıkmış, işi-gücü alavere, dalavereyse, bu zavallıların ipliğinin pazara çıkması için dirençli olması gerekiyor.
Kısacası, kul hakkı ile ismi Hakkı olanları ayrı ayrı değerlendiremeyiz.
***
Geçen gün Allah’ın bir kulu, Osmangazi Belediyesi’ne bağlı taşeron şirketin görevlisi Habib Çaylı, sokakta temizlik yaparken, poşetin içinde, kendisini zengin edecek miktarda 110 bin lira para bulmuş.
Yakın zamanda kredi çeken, borcu olan Habib ağabey, parayı cebe atmak yerine, ‘kul’ ve ‘hak’ olduğunu düşünerek, hiç tereddüt etmeden parayı Çekirge polis merkezine getirmiş.
Böyle bir zamanda, her gün insanlığını kaybedenlerin sıra, sıra dizilip, şeytana selam çaktığı bir ülkede, adamlığın, faniliğin geri gelmesi için örnek olan Habib Çaylı’ya sadece, ‘uzat gözlerinden, o pak anlından öpeyim’ diyorum.
Marifet iltifata tabidir diyerek, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar da Çaylı’yı bağrına basmış, ‘bakın Bursa’da böyle güzel insanlar’ da var demiş.
Şu bir gerçek ki dünyanın en güzel hareketi güzel, yani dürüst insan olmak.
Nasıl ki bir acının sesini duymak zorundaysak, bir sevinci de böyle bir zamanda paylaşmak gerekiyor.
Sonrası çok kolay, karşında asılı Habib Çaylı tablosuna bak karar ver, Hakkı…