Bir okul müdürü düşünün ki, bayrak töreninde mikrofonu eline alıyor ve karşısında sıralanmış yüzlerce gence, "Gerekirse sonuna kadar giderim" kararlılığını ifade edip, "Okuldan atmakla" tehdit ediyor.
Şimdi, bunu bana birisi söylese inanmazdım, ama kulaklarımla duyunca dumura uğradım.
Yani, bildiğiniz bir okul müdürü, bayrak töreni için sıralanmış gençleri, muhtemelen sırada konuştukları için "Okuldan atmakla" tehdit ediyor. Hem de bu konuda sonuna kadar gitmekte kararlı olduğunu söyleyerek.
Adama sormazlar mı, "Babanın çiftliği mi o okul senin, kimi nerden atıyorsun?" diye. Senin görevin çocukları okuldan atmak değil, ey müdür! Bilmiyorsan hatırlatayım, senin görevin bütün haylazlıklarına, bütün yaramazlıklarına rağmen o çocukları okulda tutmak.
Hani, o okul benim olsa, böyle mahalle kabadayısı üslubuyla hitap eden birisini asla okula müdür yapmam. Bırakın müdürü, hademe bile yapmam. Ne yazık ki; son yılarda eğitimdeki liyakatsizliğin geldiği nokta bu.
Merak ediyorsunuz değil mi, bu okul hangisi, o müdür kim diye...
Lafı hiç uzatmadan söyleyeyim. O okul, Nilüfer'de bulunan Feriha Uyar Kız Meslek Lisesi, o müdür ise Erdem Yıldırım.
Efendim, geçen Cuma Ataevler'de bir işim vardı, hallettim, FSM Bulvarı'na doğru yürüyeyim derken Feriha Uyar Kız Meslek Lisesi'nin önünden geçiyordum ki, bahçede sıralanmış gençlere nutuk çeken bir zat-ı muhterem, bir eğitimciye hiç ama hiç yakışmayacak bir üslupla, çocukları okuldan atmakla tehdit etmesi yetmezmiş gibi, bir de bu konuda sonuna kadar gideceğini söylüyor.
Biran kulaklarıma inanamadım, irkildim ve dikkat kesildim. Evet, yanlış duymamışım. Üzüldüm tabii, anaların, babaların yemeyip yedirdiği, giymeyip giydirdiği ve okusunlar diye teslim ettiği okulun müdürü işin kolayını bulmuş: Çocukları okuldan atmakla ve bu konuda sonuna kadar gitmek...
Bu okuldan daha önce de bir grup veli bana ulaşmış ve bir dizi şikayette bulunmuştulardı.
Ben de o anlatılanları, "Feriha Uyar'dan Şikayet Var" başlığıyla paylaşmıştım.
Bu beklenmedik gelişme üzerine bu sefer de ben, geçmişte bana ulaşan velilere ulaştım ve okulun ahvalini sordum. Sordum ama keşke sormasaydım. Bir sordum bin ah işittim. Bir veli, "Bilal bey, orası okul değil, çiftlik, çiftlik" dedi. Neden? Diye sordum. "Okul müdürü, bazı öğretmenleri, özellikle sigara tiryakisi olan bazı öğretmenleri derse sokamıyor" demesin mi.
Yahu nasıl olur, demeye kalmadan, okul müdüründen torpilli bazı öğretmenlerin derste olmaları gerektiği saatlerde bırakın dersi, okulda bile olmadıklarını söylemesin mi, vallahi şaştım kaldım. Bursa'nın yeni valisi Mahmut Demirtaş'ın, Milli Eğitim Müdürü Ahmet Alireisoğlu'nun dikkatini çeker mi bu vahim tablo bilemem, ama veliler durumdan çok dertliler.
Adamlar ne güzel demiş vakti zamanında, “Şu Mektepler Olmasa Maarifi Ne Güzel İdare Ederdim” diye değil mi? Feriha Uyar'ın müdürü de bu parlak fikri keşfetmiş olacak ki, okulu güzel idare etmek için sonuna kadar giderek çocukları okuldan atmak istiyor. At müdür at, çocukları okuldan at, sen de derse girmeyen öğretmenlerinle birlikte tatile git. Oh ne ala memleket değil mi?
Nasıl olsa demokratik tepki gösteren yok, kaşları çat, çocukları sindir, veliler nasıl olsa susuyor!