AK Parti Bursa’nın hukukçu vekillerini, her ne kadar sokaktaki Ahmet, Mehmet, Süreyya tanımasa da,  tanıyanlar vardır.

Kim bunlar,

Hakan Çavuşoğlu, Osman Mesten ve Emine Yavuz Gözgeç.

Bu üç isim milletvekili olmadan önce Bursa Adliyesi’nde mesai harcadılar; aldıkları davalarının savunmasını yaptılar.

Tanımayanlar için hatırlatmada bulunayım, Emine Hanım, Cemalettin Torun ve Zekeriya Birkan’ın hukuk bürosunda stajyerlik yaptı, siyasetle birlikte avukatlık tecrübesini bu iki ismin yanında kazandı.

Uzatmayalım,

Mesten, Çavuşoğlu ve Gözgeç, adliyenin etrafındaki çay ocaklarını, lokantaları, sokaklarını da iyi bilirler. Çünkü müvekkilleriyle kaldırımları arşınladıktan sonra duruşma salonlarına geldiler; hak, hukuk mücadelesi verdiler.

Sonra devir değişti.

Şans, lobi, algı, filanca hatırlı kişiler devreye girdi, bu şahsiyetler milletvekili oldu.

Her Allah’ın günü adliye civarında ve duruşma salonlarında mesai yapan AK Parti’nin bu üç vekili, Osmangazi İlçesindeki Bursa Adliyesi’nin nerede olduğunu unuttular!

Gerçi,

Seçildikleri kentin sorunlarıyla haşır neşir olduklarını, dertlendiklerini bilen var mı, doğrusu merak ediyorum.

***

Neden böyle bir giriş yaptım, hatırlatmada bulunup, eleştiri getirdim şimdi anlatacağım.

Malumunuz,

15 Temmuz 2016’daki darbenin ardından Bursa Adliyesi'nin yan sokağına araç giriş ve çıkışı güvenlik gerekçesiyle beton bariyerlerle kapatılmıştı.

Aradan 1 yıl geçtikten sonra, sesini çıkarmaya korkan, elini taşın altına koyamayan çevre esnafı, sokaktaki hareketliliği engellediği için beton bariyerlerin kaldırılmasını istemiş, ticari olarak zarara uğradıklarını söylemişlerdi.

Haklıydılar, ortalık yatışmış, iktidar duruma hakim olmuştu.

Esnaf, beton bariyerlerden dolayı müşteri sayısında ciddi azalma olduğunu, kira vs. giderlerin de artmasıyla zor durumda kaldıklarını tanıdık bildiklere iletiyor ama burada toplanıp ses çıkarmaya çekiniyordu.

Yaşanan sorunu o dönemde çalıştığım gazetede haber yapıp, köşe yazısında dile getirmiştim.

Yetinmedim, bazı ilgili ve yetkili kişilere de durumu izah etmiştim ama nafile.

Aradan nerdeyse 7 yıl geçti,

Bir daha vekil olmak için heyecanlanan Hakan Çavuşoğlu, Osman Mesten ve Emine Yavuz Gözgeç, irade gösterip, bakıldığında Gazze Şeridi’ni andıran, Kuzey Irak’taki sınır kapılarından farkı olmayan Bursa Adliyesi’nin yan bahçesindeki trafiğe kapalı sokağın içler acısı haline çözüm getiremediler.

Ne yazık ki,

En ufak bir sorunu çözmeyen, akıl etmeyenler; düğünlerde, nikah merasimlerinde, danışma toplantılarında hava atıp, algı peşinde!

Sormak istiyorum, siz kudretli AK Parti iktidarının vekilleri değil misiniz?

Vali emrinizde, başsavcı emrinizde, bu çirkin görüntünün ortadan kaldırılması çok mu zor?

Sizin için zor, çünkü sizler Adliye’nin yolunu unuttunuz. Sizi gören ya iş istiyor veya torpil!

Bu kentin sorunlarını yüzünüze haykıran yok!

Olanlar da şak şakşakçılık yapıyor, “şeyh uçmaz müritleri uçurur” diyerek sizleri büyülediler.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun; hakikaten vekilliği hak ettiniz mi?

Yarın ömrünüz tamamlanıp, musallaya bedeniniz konulduğunda, “bu faniler Bursa için ne yaptı?” dendiğinde sizin için ne cevap verileceğini düşündünüz mü?

Sahi, muhalefetin hukukçu aday adaylarının da, talan edilen benim güzel memleketimin sorunlarıyla ilgilenecek kabiliyetlerinin olmadığına üzülerek şahit oluyoruz.

***

RAMAZAN VE CAMİ

Cuma namazlarında bile camiler dolmuyor artık.

Teravihler de aynı.

Arka safta ne olup bittiğinden haberi olmayan Diyanet’in maaşlı namaz kıldırma memurları, cemaati uyarmak şöyle dursun, zerre kadar dertlenmeleri yok!

Zaten, Yaratıcının evine gelenlerle samimiyet köprüsü kurmanın ne anlama geldiğini de kavrayamıyorlar.

Birçoğunda “işimizi bitirelim, gidelim” düşüncesi hakim!

Soruyorum, kaçı evinize misafir olarak geldi, sizleri misafir etti?

Veya ezandan önce mabede gelenlere hayatın içinden misaller verdiler, örnek adımlar atılmasına vesile oldular.

Gerçi…

Yıllar önce, Celal Bayar Caddesi’ndeki Bedir Camii’nde imam hatiplik yapan Mustafa Basrık’ın kıskanılacak icraatlara imza attığını da hatırlıyorum.

Ortada kocaman bir acı, çatırdayan toplum var ama kimin umurunda…