İnsan hareketliliğinin yoğun olduğu alanları, meydanları seçiyor, kaldırımlarda bir anda karşınıza çıkıyorlar.
Nasıl olsa kimsenin sorgulamadığı, siz ne yapıyorsunuz demediği, yanı sıra itiraz etmediğini bildikleri için vatandaşı kibarca dolandırıyorlar.
Aynı zamanda gerçek ihtiyaç sahiplerini de zor ve kötü duruma düşürüyorlar.
Evet, beyler bayanlar, Bursa’da engelli bireylere yardım adı altında halkın iyi niyeti suiistimal edilerek dolandırıcılık yapılıyor.
Daha önce AK Parti Bursa İl Başkanlığı’nın önünde “biz öğrenciyiz, hastanede bir vatandaş için yardım topluyoruz” diyerek dolandırıcılık yapanları, Davut Gürkan’ı arayarak, “partinizin önünde dolandırıcılar cirit atıyor” demiştim. Gürkan da ilgileneceğini söylediğini hatırlıyorum.
Şimdi ise Osmangazi Metro istasyonun önünde karargah kuran bu soytarılar, ellerinde birer dosya, “algı oluşturmak adına” yolunu kestikleri, bir saniye bakar mısınız dedikleri yurttaşlara, fotoğraflarını gösterdikleri engelli olduklarını iddia ettikleri kişilere yardım topladıklarını belirtiyor, makbuzumuz var, bu hayrı izinli yapıyoruz dedikten sonra, 3 lirayı, 5 lirayı, makbuz falan vermeden cebe atıyorlar.
Hatta yanlarına gidip bu sahtekarları sorguladığınızda, elleri ayaklarına dolaşıyor, ne diyeceklerini şaşırıyorlar.
Ne güzel iş değil mi?
Her gün, binlerce kişinin geçiş noktasında, engelli algısıyla, vatandaş ayaküzeri kibarca dolandırılıyor.
Peki, bu duruma, bölgede asayiş görevi yapan polisler, durumdan vazife çıkarıp “siz ne yapıyorsunuz, kimsiniz” diyor mu bilmiyorum.
Açıkçası ben rastlamadım.
Eğer bu sahtekarlar burada rahatsız edilmiş, sorgulanmış olsalar, öyle tahmin ediyorum ki her gün aynı noktaya gelemezlerdi.
Bir zamanlar küçük tahta masa üzerine kydukları iskambil kağıdı ve erketeleri vasıtasıyla, gördükleri, bedavadan çok para kazanmak isteyen uyanıkları ayak üzeri soyulmuş soğandan beter hale getirenler vardı. Bu çakallar polisi gördü mü, tası tarağı toplayıp ortalıktan kayboluyordu.
Gelin görün ki, engellilere yardımcı oldukları yalanıyla dolandırıcılık yapanların kimseden korkusu, çekincesi yok, tıpkı Jet Fadıl gibi!
Yağmur, çamur yoksa bu şahsiyetsizlerle karşılaşabilir, utanmazlığa şahit olabilirsiniz.
Buradan Bursa Valisi Yakup Canbolat’ı,
Zahmet olmazsa, ilçesinde ne olup bittiğini öğrenmesi için Altıparmak’tan yürüme mesafesi 10 dakika olan, Kent Meydanı civarına geldiğinde muhteşem, parlak manzarayla karşılaşacağını düşündüğüm Osmangazi Kaymakamı Ali Partal’ı da göreve davet ediyorum.
Emniyet Müdürü Tacettin Aslan’ın mobese kameralarını sık sık takip ettiğini biliyorum.
Müdür Bey’den ekiplerini buraya yönlendirmesini, bataklığı kurutmasını, elini taşın altına koyan bir fani olarak rica ediyorum.
Benim ki merak işte, eski adliyeye komşu mahalleye savcılarımızın yolu düşmüyor mu?
Sahi şehrimizdeki muhalefet partilerinin siyasetçileri, mahalle temsilcileri, hemen arka taraftaki Osmangazi Belediyesi’nin meclis toplantısına katılan meclis üyeleri, Osmangazi Metro istasyonu güzergahından geçmiyor…
Burada ne olup bittiğini görmüyor, şahit olmuyorlar mı?
Düşünebiliyor musunuz, vatandaşın verdiği 3’er, 5’er TL’yi aldıktan sonra, aralarında geçen pervasız sohbete şahit olan bir gazeteci olarak, “yine enayileri patlattık, bugün ben bin lira topladım. Bende daha 700 lira oldu ama olsun akşama Arap Şükrü’deyiz” demeleri, koskoca Bursa’nın ne hale geldiğinin kocaman bir özetidir.
Ah gidi ah, bizim Bursa’mız böyle öksüz, yetim, garip bırakılacağı hiç aklıma gelmezdi ama ne yazık ki kaderimizde acıklı sahneleri görmek, engel olamamakta varmış, be Kamil!