Bu kadar olumsuzluğun yaşandığı, zaman zaman gelecek adına karamsarlık duyduğumuz ülkemizde bazen geleceğe dair umutlarımızı arttıran genç fidanların yeşermesi, yoğun bakıma giren geleceğe ait umutlarımıza adeta abı hayat oluyor.

Asgari ücretlilerin, emeklilerin hayal bile edemedikleri maaşı alan, görev yaptıkları ibadethanenin kapısını süpürmekten aciz bazı imamların aydınlığı ısrarla karartma istekleri hepimizi üzüyor. 

Bugüne kadar bu köşede size yaşanan olumsuzluklardan, toplumsal sıkıntılarımızdan bahsetmiş olsam da bugün geleceğe ait umutlarımızı yeşerten yaşanmış gerçek bir hikâyeden bahsetmek istiyorum. 

Hemen konuya gireyim. Bir arkadaşımın annesi geçtiğimiz günlerde Bursa Şehir Hastanesi’nin Genel Cerrahi Servisi’ne yatar. Orada kaldığı süre içerisinde, gülen yüzünü hastalardan eksik etmeyen, pozitif enerjisi yüksek, adeta iyi niyeti ile bir mücevher gibi ışıl ışıl parlayan Fatma Özger  isimli stajyer hemşire ile karşılaşırlar.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi öğrencisi olan bu genç hemşire adayı, hasta ayırt etmeksizin, sanki kendi yakınına bakar gibi, servisteki bütün hastalar ile elinden geldiğince ilgilenir, onlar için adeta moral kaynağı olur.

Hikayenin bundan sonrasını arkadaşımdan dinleyelim. ‘’Annemi Genel Cerrahi Servisi’ne yatırdık. Ben de yanında refakatçi olarak kaldım. Serviste görev yapan hemşireler işlerini iyi yapan insanlardan oluşuyor. Gece gündüz demeden profesyonel bir anlayışla hastalar ile ilgileniyorlar ama içlerinden bir tanesi çok farklı. Hastalar arasında güler yüzlü hemşire olarak tanınıyor.

Burada yanlış anlaşılma olmasın. Diğer hemşirelerde iyi ve çok gayretliler ama bu genç hemşirenin farklı bir yanı var. Gözlerinin içi gülüyor ve hastalara kendini çok sevdirmiş. Ben ilk başta Fatma Özger’i normal bir Hemşire sandım. Sorduğumda Çanakkale 18 Mart Üniversitesi öğrencisi olduğunu ve stajını yaptığını söyledi.

Annesi de bir hemşireymiş, demek ki hemşirelik genlerinde var. Daha mezun olmadan işine bu kadar hâkim olması, özellikle de hastalar ile kurduğu diyalog, yaşını göz önünde bulundurduğumda çok ileri bir seviyede. Sanki büyük miktarda mirasın sahibi olmuşçasına gözleri devamlı gülüyor ve enerjisi çok yüksek. 

Şuraya dikkat çekmek istiyorum, yaşıtlarının sosyal medyada arayıp bulamadığı mutluluğu, o işini yaparken bulmuş. Kendisini hastalara öyle sevdirmiş ki, hastalar onu ailelerinden biri olarak görüyor. Bugüne kadar çok hastane ve hastane personeli görmüş olmama rağmen, bu genç hemşire adayı insana sanki dünyanın en iyi hastanesindeymişsiniz hissini veriyor.

İlgilendiği hastalardan en çok duyduğum söz ise, ‘’Gülen yüzün hep gülsün, güler yüzlü kızım’’ sözü idi. Gönülleri kazanmak böyle bir şey demek ki. Arkasında bu kadar hayır duası var iken, geleceğinin çok parlak olacağını düşünüyorum.  Marifet iltifata tabidir derler. Mayo Clinic-Rochester dünyanın en iyi hastanesi olarak bilinir. Dünya da adeta bir efsanedir. Dünyaca ünlü doktorları vardır ama böyle bir Hemşireleri var mıdır? Hiç sanmıyorum. ‘’

Günümüzde insanlara bir dokunduğunuzda bin ah işitiyorsunuz. Böyle bir dünyada bu tür yaşanmış hikâyeler bize kaybetmeye başladığımız insanlığımızı hatırlatıyor.

Umarım Fatma hemşire gibi insanların sayıları artar ve gerçekten kıskanılan bir ülke oluruz.

Bursa İl Sağlık Müdürünün, insanın yaşama azmini arttıran iyilik meleklerini hatırlamasını ümid ediyorum.