Birçoğunuzun malumu, Bursa’nın dağ ilçeleri hızla insansızlaşıyor.
Uludağ’ın hemen arkasındaki Keles’in de kaderi aynı.
Maalesef bu kara yazının sorumluları; plansız adımlar, yöneticiler, olan bitene gözünü yumanlar ve günlük düşünenler.
Geçtiğimiz gün Keles Belediye Başkanı Mehmet Keskin, 4,5 yılda neler yaptığını Kocayayla’daki toplantıda anlattı.
Her belediyenin üzerine vazife olan altyapıdan, üstyapıya, doğalgaza kadar birçok hizmet gerçekleştirmiş. Kadın kooperatifi sayesinde yöresel ürünler pazarlanmaya başlanmış. Bursa’nın kavşak ve refüjlerini süsleyen çiçeklerin üretim merkezi de Keles olmuş.
Ayrıca,
BESAŞ’ın süt ve süt ürünleri tesisinden sofralarımıza ürünler gelmeye devam ediyor.
Kırsal turizmin şimdilerde parlayan yıldızı bungalov evler, yoğun şekilde misafir ağırlıyor.
Kısacası, insanın hayatını kolaylaştıran onlarca icraata imza atılmış.
Gelin görün ki,
Keles’te doğanlar, doymak için Bursa’yı seçmeleri, ülkemizin yaşadığı en önemli problem.
Belediye Başkanı Keskin, yaşanan göç sorununu itiraf ediyor.
Mazeret üretmek, mızıkçılık yapmak istendiğinde onlarca algıyı ortalığa saçmak kolay.
Özellikle hayvancılıkta, bir zamanlar (35 yıl önce) zirvede olan Keles’ten bahseden AK Parti İlçe Başkanı Özcan Yeni, 100 binin üzerinde küçük ve büyükbaş hayvan varlığından neredeyse parmakla sayılacak seviyeye düştüğüne dikkat çekti.
Bu hesabın, rakamın içine Harmancık, Büyükorhan ve Orhaneli’yi de ilave edersek, nereden nerelere gerilediğimiz apaçık ortada.
O günün şartları belli, Keles’te tarım alanı da belli!
Peki, o zaman bu kadar hayvan varlığı nasıl elde edildi?
Tabi ki butik hayvancılıkla; yani her evin ahırında koyun, inek, tosun ve düve vardı.
Yaşı müsait olanlar, köylere gittiklerinde duydukları sesleri, meralarda otlayanları hatırlayacaktır.
Tabi ki kırsal turizm önemli; aynı zamanda ata binmek, ok atmak ve kültürel faaliyetler de.
Ama asıl ve asil sorun, Keles’in çocuklarını, özellikle hayvancılığa teşvik edip, doğdukları köylerde, bölgede doyurmak.
Girdi maliyetleri gözetilmeli.
Bunun için de iktidarın imkanları kullanılmalı, iş insanlarından küçük hayvancılık yatırımları ve destekler talep edilmeli.
Ufacık bir örnek vereyim,
Hollanda, Belçika ve İsviçre’deki ilkokullarda eğitim gören öğrenciler, öğretmenleri tarafından ahırlara ziyarete götürdüklerini kopyalayarak adımlar atılabilinir.
Maalesef,
Başkan Keskin’in göçten dolayı şikayetlerini dinledik. Ama icraat makamında olanlar, hele iktidarın apoletini taşıyanların işi şikayet değil, tatbikata geçmek olmalı.
Makedonya’daki gençlerin Avrupa’ya gittiklerinden örnek vermek yerine, üzerinde çalışılıp, Türkiye’ye örnek olacak hayvancılık projeleri kapsamında tersine göçün ışıldayan merkezi olabilir Keles.
Mevsimlik işçilerin başka şehirlerden kiraz, çilek toplamaya geldiği ilçe olmaktan kurtarılmalı.
Dertlenenlere de danışmak, sohbet kıvamında düşünce toplantılarıyla Keles’in kaderini değiştirip, 35 yıl öncesinin özlenen verimliliğine kavuşturmak için heyecanı diri tutmak gerekiyor.
Ezberletilmiş yaşamlardan kurtulmanın tek yolu, ezberleri bozmakla başlıyor.
Unutmayın, denizden çıkardıkları toprakla kara parçası oluşturan, sonra ülkesini tarım alanına dönüştüren, Amerika gibi bir devle yarışan Hollandalılar uzaydan gelmedi!