Siyaset bizim ülkemizde hizmetten çok, bir meslek gibi algılanıyor!
Küçük olsun benim olsun; yanımda, etrafımda itiraz eden olmasın anlayışı ile hareket edenleri ibretle izliyoruz.
Mesela yeni kurulan partilerde il başkanı seçimi, senin adamın, benim adamım anlayışı ile belirlendiğini gözlemliyoruz.
Ali Babacan, AK Parti’den tek adamlığa itiraz ettiği ve ekonomi politikalarından çark edildiği için koptu.
Ardından partisini kurdu, sonrasında teşkilatlar oluşmaya başladı. Kentimizde ‘muhalefet yapsın, ezberleri bozsun, kucaklasın, kuşatsın’ diye düşünen birileri Babacan’a, “Serkan Özgöz’e Bursa’yı emanet edebilirsin” demişler!
Yukarıda işaret ettik ya, senin adamın, benim adamım anlayışı ile hareket edilince heyecan olmuyor; ağzınla kuş tutsan bile çekim merkezi olamıyorsun.
Kendisine görev verildiği günden bu yana, Bursa’yla ilgili tek bir sözü olmayan, onlarca sorun olmasına rağmen muhalefet refleksi gösteremeyen Özgöz, Deva Partisi tüzüğünü delmeyi akıl ettiği söyleniyor.
Peki, nasıl oluyor bu delme, yırtma mevzuları?
Şöyle oluyor…
Partinin politika başkanlığı 21 kişiden oluşuyor ama Özgöz, bu rakamı Ankara’yı taca çıkarıp 26’ya çıkarıyor.
Yetmiyor, yine tüzüğe aykırı olarak 2 kişinin politika başkanlığına aday gösterilmesi gerekirken 1 kişiyi gösteriyor.
Sıkı durun, yapılan oylamayı açık şekilde yapıp, gizli tasnif yaptığı iddia ediliyor.
Tıpkı 50 yıl öncesinde olduğu gibi!
Hatta oyları çantasına koyup evinde götürdüğü belirtiliyor.
Sonra da kalkıp, biz Bursa’da bir ilki başardık, demokratik bir seçim yaptık far farasıyla Ahmet Emin Yılmaz’ın misafir koltuğuna oturup, köşesinde yer alıyor.
Tabi sokakta olmaktansa, köşede olmak, algı oluşturmak, genel merkezin gözünü boyamak daha kolay. Biz bunun adına, kendi kalene gol atmak diyoruz.
Serkan Bey’i Bursa’ya Deva olsun diye Babacan’a kim önerdiyse, önce Ayhan Salman, şimdi ise AK Parti’nin yeni il başkanı Davut Gürkan, kucak dolusu teşekkür ediyorlardır.
Bitmedi, Ali Babacan’ı televizyonda görüp, sosyal medyada yaptığı muhalefete hayran kalarak Deva Partisi Bursa İl Başkanlığını ziyaret edip, partinin saflarına katılmak isteyenlere Serkan Özgöz’ün nobranlık yapması, surat asması, ‘toplantıda olduğumu söyleyin’ şeklinde tavırlar takınması, hakikaten Bursa siyaset tarihine geçecek cinsten hareketler!
Başka, partide aktif görev almak isteyenlere “paran var mı?” sorusunu sorması, siyaset bilmezlikten başka ne olabilir.
Özgöz öyle ilginç birisi ki, partisinin il başkanlığını Nilüfer ilçesine taşıyor, sayesinde salondan sonra plaza siyasetine de adım atılmış oluyor!
Biririken,
Babacan, istediği kadar Ankara’da avazı çıktığı kadar feryat etsin, ülkenin iyi yönetilmediğini tane tane anlatsın…
Eğer il başkanları yerelde doğru adım atmıyor, muhalefet yapmıyor, hesap kitap içinde oluyorlarsa, oturup bir kere daha düşünsün. Kimse kusura bakmasın ama Bursa’da Deva Partisi’nin ceketinin düğmeleri yanlış iliklendiği ayan, beyan ortada.
Ali Babacan, siyasetten anlamayan, muhalefet yapmasını bilmeyen, partisini Bursa’da görünmez zincirlerle prangalayanlardan ya kurtaracak…
Ya da,
Deva bebeği Bursa’da ölü doğacak.