Çocukluğumda yaşlıların gelecek korkularını ve her fırsatta, “Allah Teâlâ elden ayaktan düşürmesin, ele güne muhtaç etmesin…” diye duada bulunmalarını anlamaya çalışırdım. Bu insanları çocukların veya başkalarının himaye ve desteğine ihtiyaç duymak neden bu kadar korkutuyordu? Hayatı boyunca verici durumunda olan bir kişinin, gücünü kaybedip alıcı durumuna düşmesi bir travma nedenidir ve insanlar bu duruma düşmekten korkuyorlardı.
Zaman bahar yağmuru gibi akıp gitti, televizyon çok kanallı sisteme geçti, interneti hayatımızın her alanında kullanır hale geldik ve insanların acılarına, mağduriyetlerine, dışlanmışlıklarına, terk edilmişliklerine birebir şahit olmaya başladık. Sokaklara bırakılan çocukların, ellerindeki satırla kurban arayan katillerin, açlığa, ölüme terk edilen yaşlıların travmalarına âşina olduk ve kronik korkulara maruz kaldık. Zaman bize göremediklerimizi gösterdi, anlayamadıklarımızı özetledi ve yaşlılarımızın dillerinden düşürmediği o duaya hep beraber “âmin!” dedik. Saatlerimizi yarınlara kurarken, muhtaç duruma düşmüş zayıf kişilere reva görülen zulmün her türlüsüne tanık olduk.
Çocukları tarafından terk edilen nice yaşlı insan tırmandıkları yokuşun en zorlu noktasında yapayalnız kaldılar.. Gözlerini ötelerden alıkoyamıyorlar, bin bir ümitle boşluğa doğru bakıyorlar ve çaresizce bekliyorlardı. Çocuklar gittiği günden beri hiçbir şeyden tat almamışlardı ve derin bir özlem içindeydiler. Söylemek istedikleri çok şey vardı fakat acı ve ıstıraplarını durgun bir deniz gibi attılar içlerine ve dua ile Allah’a sığındılar. Bu dünyada en fazla sevdikleri tarafından incitilmişlerdi.
Şartlar ne olursa olsun yaşlı anne-babalar hangi gerekçe ile terk edilebilir? Huzur evlerine terk edilen anne-babaların çocukları ekseriyetle ekonomik sorunlarından ve ebeveynleri ile ilgilenecek vakitlerinin olmadığından bahsediyorlar…
Allah aşkına söyler misiniz? Sizi sevgisi ile ısıtan büyüklerinizle ekmeğinizi bölüşemez misiniz? Hayatınızı sürdürdüğünüz evde ona küçük bir alan tahsis edemez misiniz? Omuzlarına dokunup sevgi ile bakamaz mısınız? Kuşlara, köpeklere, kedilere yer ayırdığınız evinizde anne ve babalarınıza beş-on metrekarelik alan ayıramaz mısınız?!
Yüce Rabbimiz, bizlere zayıfların yanında yer almamız ve onları korumamız için merhamet duygusunu bahşetmiştir. Eğer toplumun büyük bir kısmı merhametten uzaklaşmışsa kapılarımıza çifter çifter anahtar taksak ve istediğimiz vakitte güvenlik birimlerine ulaşma imkânı bulsak dahi kendimizi güvende hissedemeyiz. Vicdanları ile bağı koparanların ektikleri şiddet ise ihtiyaçtan değil, onların ihtiraslarından, bencilliklerinden, hasetlerinden, sadizmlerinden kaynaklanır. Ve bu hepimiz için bir tehlikedir.