İnanmayanlar vardı.
Ütopya deniyor, ulaşılmaz olarak gözüküyordu.
Israrla yok sayılmaya çalışıldı bazı kesimlerce.
Oysa bilenler, inananlar, temas halinde olanlar vardı.
Mücadele ettiler, bedel ödediler ve de sonunda bağımsız Türk Devletlerinin varlığını gördüler ve yaşadılar.
Elbette kolay olmadı, çok beklendi.
Daha da özlenen noktaya erişilmedi.
Esir olan soydaşlarımız var, özerk olanlar var.
Belki de Turan Ülküsünden uzak olanlar mevcut.
Sovyet emperyalizminin etkilerini gözlemliyoruz bazı bölgelerde.
Fakat geçmişe göre çok daha iyi bir noktadayız.
İlişkiler her yıl artıyor.
Türklük gurur ve şuuru her platformda kendini gösteriyor.
Kardeş Devletlerin İlişkileri gelişirken kamu diplomasisi varlığını hissettiriyor.
İsmail Gaspralı'nın "Dilde, fikirde, işte birlik" işaret ve ülküsü tesis edilmeye başlanıyor.
Gaspralı'yı anmış iken, belirtmeden olmaz.
Kırım'da yetişen İsmail Gaspralı'nın temel düşüncesi, yalnız Kırım Türklerinin değil, bütün Türk Dünyasının, hatta İslam aleminin uyanıp ayağa kalkması idi. Bunu sağlamak için yayımladığı Tercüman gazetesi ideallerini hayata geçirmenin aracıydı. Bu gazete İstanbul'da, Rumeli'de, Kuzey Türklerinde, Azerbaycan ve Türkistan'da takip ediliyordu. Gaspralı, Rusya Türklerinin okuma alanında tam bir seferberliğe girmesini büyük bir ihtiyaç olarak görüyordu. Bunun için Türk illerini dolaşıyor, öğretmen yetiştirmek için kurslar açıyordu. Türk Dünyasının birbirinden haberdar olması ve ilgi duymasını arzuluyordu.
İşte tam bu noktada...
Karşılıklı ziyaretlerin, turistik ve kültürel seyahatlerin her geçen gün arttığı, kardeşlerin kucaklaştığı bu dönemlerde;
Özelikle ülkemizde...
Göktürkçe ve Çağatay Dilleri orta öğretim ve liselerde seçmeli ders olarak müfredata konulmalıdır.
Karışmak ve kaynaşmak için kardeşlerimizle.
Unutulmasın ki Göktürkçe kültürel bir mirastır ve de Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere tüm Türk Dünyası tarafından korunmalıdır.