Sadece karşı tarafın değer vermesiyle değerli olabileceğine inanan bir kadın ya da erkek, karşı tarafın esiri haline geliyor. Yani, kişi karşısındakinin, iltifatlarını ve sözlerini yücelterek hayatta kalabileceğine inanıyor. Aksi takdirde hayatla bağının kopacağını ve bütün direncini yitireceğini sanıyor. Bu kimselerin, eşleri olmadan kendilerinin hiçbir şey ifade etmediklerine inandıklarını görürsünüz. Çünkü kendi başına hiçbir değer ve ehemmiyetlerinin olamayacağını düşünürler.
ALLAH İNSANI ÜSTÜN KILDI-Sağlıklı bir kişi, değerini Allah'ın dinine olan bağlılığıyla ölçer. Kendini bilen insan, beşer olmaktan insan olmaya doğru bir yürüyüş sergiler ve varlığını bu yürüyüşüyle değerlendirir. Ve kendine şu soruları sorar:
Ne kadar insanım? Erdem ve faziletlerden mi yoksa dürtülerimin gösterdiği yoldan mı gidiyorum? Allah'a karşı sorumluluklarımı yerine getirebiliyor muyum?
Bütün bu sorular kişinin değer hazinesinde kendine bir yer edinmesini sağlar. Dolayısıyla insan değerini giderken sırtında götürür ve karşı taraftan bir şey gelmese de sahip olduklarıyla yetinir.
Fakat insan, evliliğe, işe ya da topluma çıkarken, kendine ait bir şey yoksa ve kendini bu değerler bütününün dışında tutuyorsa, elbette ki, insanlardan sevgi dilenir hale gelecektir.
İNSAN DEĞERLİDİR-Şunu unutmayın, siz bir insan olarak değerlisiniz / Bir insanın sahip olduğu bütün haklara sahipsiniz / Allah katında yapıp ettikleriniz bakımından diğerlerinden farklı bir yerde değilsiniz / Haram ve helallere karşı sorumluluğunuz bakımından eşitsiniz / Ve siz nerede doğarsanız doğun, hangi topluma hangi kültüre sahip olursanız olun cenneti kazanma potansiyeline sahipsiniz. Öyleyse siz değersiz ve önemsiz biri değilsiniz.
KENDİNİZLE İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ-Eğer kendinize saygınız eksikse, /Sahip olduğunuz değerlerin farkında değilseniz, /Dışarıdan gelecek bir sevgi kırıntısı ile ayakta kalmaya çalışırsanız, /Başkalarının esiri olmaya mahkûmsunuz demektir. Çünkü bu, dökme su ile değirmen döndürmek gibi bir şey olur ki, siz sürekli kendinizi besleyecek birine ihtiyaç duyarsınız.
Yani birinin sevgisine bağımlı halde yaşamaya alışır ve bu şekilde ayakta kalabileceğinize inanırsınız.
SEVİYORUM DEMEK YETERLİ MİDİR?-Bir anne "çocuğuma kendisini her şeyden daha fazla sevdiğimi sık sık söylerim fakat yine de inandıramıyorum" diyor ve bunun sebebini bir türlü anlayamadığını ifade ediyor. Çünkü çocuk annenin sevgisini sadece sözel olarak değil davranışsal olarak ta göstermesini bekliyor.
Anne gerçekten çocuğuna, kendisini sevdiğini üstüne basa basa söylemektedir ama çocuk bunun tezahürlerini göremediği için pek inanmaz. Çünkü sevgi sadece kuru bir söylemden ibaret değildir. Eğer bir kişiyi seviyorsanız, sevginizi tutum ve davranışlarınızla da göstermeniz gerekir. Yani çocuğuna seni seviyorum diyen bir anne az sonra " senden adam olmaz, bak arkadaşın yüksek not almış..." diyorsa ya da çocuğu dinlemiyor ve vakit ayırmıyorsa, seni seviyorum" demenin tek başına bir anlamı olmayacaktır.
Aynı şekilde evliliklerde de, eşler birbirlerine sevgilerini ifade ederler fakat gündelik hayatlarında bunun aksini gösteren davranışlarda bulunurlar. Bu nedende kadın ya da erkek sevildiklerine pek emin olamazlar. Bir de evliliklerde sevgi sözcüğü daha ziyade, görsel beğenileri ifade eder. Bu hiçbir zaman kişinin ruhuna ve benliğine değen bir sevgi olamaz. Sevgi kişinin sadece fiziksel varlığına yönelik ise, bu her an yıpranmaya ve küllenmeye mahkûmdur.
Eğer eşler arasında sağlıklı bir iletişim sağlanabilmişse, burada sevginin tesiri hissedilecektir.
Eğer sevgi, kişinin şahsiyetine, davranışlarına ve verdiği emeğe yönelik değilse küçük bir şeyde nefrete dönüşecektir.
Görsel beğeni sadece hoşlanma duygusunu getirebilir. Bunun sevgiye dönüşmesi ise, emek ve sabırla mümkün olabilir. Bu nedenle görsel beğeniyi tek başına baz alanlar evliliklerinde umduklarını bulamazlar. Zira evlilik süresince, eşinizin insanî değerleri ve size karşı takındığı tutumu büyük önem arz eder.