Allah'a kul olarak bize verdiği can, ten, mal, makam, servet, şöhret, maharet, sanat, ilim, irfan bütün bunları doğru yolda kullandıktan sonra sonucu Allah'a havale edenleri Allah sever.

Hak yolda yürürken bütün insanlık o yoldan yüz çevirip cehennem yoluna gitseler, yalnızlığından korkmaz ve Allah'a tevekkül ederek yürür.

(Âl-i İmran, 159.; Tevbe ,129.; Yunus ,71.)

ALLAH, ADİL OLANLARI SEVER. (Mâide, 42.)

Organlarımızı dengeli yaratan Rabbimizdir. (İnfitar, 7.)

Yeryüzünü ve gökyüzünü kusursuz yaratan da odur. (Mülk, 3.)

Biz de işlerimizde adaletten ayrılmamak için bir ismi "Adl" olan Rabbimizin koyduğu kurallardan ayrılmayarak sevilen insanlar arasına girelim.

Bin üç yüz yıldır camilerde Cuma günleri, halkı aydınlatmak için okunan hutbenin ardından, Nahl Sûresi’nin 90’ıncı âyeti cemaate: "Şüphesiz Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya vermeyi emreder, fuhşiyatı ve kötülüğü yasaklar. Öğüt alasınız diye size öğüt verir" diye okunur ve İslâm toplumunda adalet duygusu hep hatırlatılır.

Hâkimin hüküm verirken adaletle hüküm vermesini (Nisa, 58.), noterin, yazarken adaletle yazmasını (Bakara 282), kardeş toplumların arasını bulurken adaletle davranılmasını (Hucurat, 9.), konuşurken bile adaletten ayrılınmamasını (En’am, 152.) emreder.

Adalet: hakka uygunluk, diye tarif edilmiş Başbakanlığın  yayınladığı "Türk Hukuk Lügatı" nda.

Hak, kelimesi de Rabbimizin güzel isimlerinden biridir.

Hukuk, Hak'tan ilham almazsa haksızlıktan kurtulamaz.

ALLAH, KENDİ YOLUNDA CİHAD EDENLERİ SEVER.

Zalimin karşısına dikilip ona zalimliğini anlatan yiğit insanları sever.

Bu yolda kim ne derse desin hiçbir ayıplayanın ayıplamasından korkmayanları sever.

İslâm yolunu ve onun yöntemini tenkit edenlerin tenkidine aldırmayan, kendini gizlemeyen, inancından mahcubiyet duymayanları sever.

Bu yolda olanların rengine, ırkına, bölgesine, sınıfına, diline bakmadan haklının yanında yer alan ve onlarla kurşunla kenetlenmiş binanın tuğlaları gibi kaynaşan ve İslâm binasını oluşturan insanları sever. (Mâide, 54.; Saff, 4.)

Allah, iyilikleri güzel yapanları sever. Her sözü duyup en güzeline uyanları sever.

İnsanlara en güzel kelimelerle konuşanları sever.

Anne ve babasına güzel davrananı sever.

Ten ve canıyla, kalp ve kalıbıyla kendini Allah'a teslim edenleri sever.

Allah'ın kendisini her an gördüğü inancıyla davranışlarını ona göre ayarlayanları sever.

Borcunu öderken güzellikle ödeyen, malından kazandığını gizlice ve açıktan infak eden, kendisine yapılan kötülükleri afveden, adalet dağıtırken güzel dağıtanları sever.

SU GİBİ TEMİZ VE TEMİZLEYİCİ OLANLARI SEVER.

(Bakınız: Zümer, 18.; Bakara, 83.; Ankebut, 8.; Nisa, 125.; Bakara, 195.; Âl-i İmran 134, Âl-i İmran, 148.; Bakara, 178.; Nahl, 90.; Maide, 50.)

ALLAH, TEMİZLENENLERİ SEVER.

Tenini kirden, terden, pislikten, karışıklıktan temizleyenleri, gönlünü şirkten, kinden,  midesini haramdan, dilini yalandan, belini fuhuştan temiz tutanları sever. (Mâide, 6.; Bakara 222.; Furkan, 48.; Müddessir, 4.; Tevbe ,108.)

ALLAH, GÖNDERDİĞİ ELÇİSİ HAZRETİ MUHAMMED (S.A.S.)’E TABİ OLAN, ONU İZLEYEN, ONU ÖNDER VE ÖRNEK KABUL EDENLERİ SEVER.

"De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı afvetsin. Allah afvedicidir, rahmet edicidir." (Âl-i İmran, 31.)

ALLAH, MUTTAKİLERİ/SAKINANLARI SEVER.

İlk önce Allaha karşı kusur yapmaktan sakınan, takva elbisesiyle hayatını sürdüren, takva azığıyla doğru yolda yürüyen,  günah işlemekten sakınan, kendini ve ailesiyle beraber insanlık ailesini cehennem ateşinden kurtarmaya çalışan, kendini cimrilikten kurtaran, kazandığından ihtiyaç sahiplerine veren muttakileri Allah sever. (Âl-i İmran, 102.; Bakara, 196.; A’raf, 26.; Mü’min, 9.; Tahrim, 6.; Haşr, 9.; Teğabün, 16.; Leyl, 5.; Âl-i İmran ,76.; Tevbe, 4.)

ALLAH, SABREDENLERİ SEVER.

Allah’ın tabiat kanunları ile Şeriat kanunlarının sınırları içinde kendini tutan ve hiçbir zaman sınırı aşarken kendini telef edenlerden olmaktan sakınan insanları Allah sever.

Nuh, İbrahim, Musa, İsa, Muhammed aleyhisselâmlar gibi sabreden, zor günlerde, dar günlerde sabrettiği gibi bol ve kolay geçen günlerde de günaha girmemeye sabredenleri Allah sever.

Belâlar, sıkıntılara sabreden sabrı tavsiye eden, çocuğu kaybolsa Yakub aleyhisselâm gibi aramaya devam ederken sabreden ve Rabbin hükmünün hikmetiyle teselli bulanları Allah sever.

ALLAH, HAKSIZ KUVVETLİLERİN YANINDA OLMAKTANSA, HAKLI ZAYIFLARIN YANINDA KALMAYA SABREDENLERİ SEVER.

ALLAH, HAKLILARIN YANINDA HAKSIZLARA KARŞI SAVAŞANLARI SEVER.

(Bakanız: Ahkâf, 35.; Bakara, 177.; Hac, 35.; Ahzâb, 35.; Asr, 3.; Âl-i İmran, 199.; Yusuf ,18.,; Nahl, 110, Kehf ,28.; Al-i İmran, 146.;  Meryem, 65.)